Allâhü Teâlâ, Tîn süresi, 4. Ayet-i kerimesinde meâlen “Biz insam en güzel bir surette (ahsen-i takvim üzere) yarattık.” buyurdu.
İnsan gerek fizikî ve cismanî bakımdan, gerek ahlâk ve maneviyat itibariyle ruhanî bakımdan en güzel bir kıvama erebilecek, en güzel bir sürette yaratılmıştır.
İnsanın güzelliği Hâlık’ını, yaratıcısını ve onun en güzel olan kemal sıfatlarını tanıyıp onun ahlâkı ile ahlâklanmasındadır. İnsan ilk doğuşunda bu kıvamda değildir. Ancak bu kemale, bu güzelliğe erebilmek kabiliyeti ile yaratılmıştır.
İnsan akıl, fikir, konuşma, çalışıp kazanma ve olgunlaşmaya muktedir olmak gibi birçok şerefli vasıf ile diğer hayvanlardan ayrılan ve onlardan üstün bir varlıktır. Cenâb-ı Hak melekleri akıl ve ruh ile yaratmış, hayvanları şehvetle beraber akıldan nasipsiz olarak yaratmıştır. İnsanları ise akıl cihetinden meleklere; şehvet ve tabîat bakımından hayvanlara benzer olarak yaratmıştır.
İnsanlardan nefsi ile mücadele ederek aklını şehvetine gâlib getiren ve Allâh’ın birliğini itiraf edip rızâsını kazanmaya çalışan kimse bu gayreti sebebiyle meleklerden üstün olur. Eğer şehveti aklına galip gelip Allâh’ın rızasından uzak düşerse:
“Celâlim hakkı için cinler ve insanlardan birçoğunu cehennem için yarattık. Onların öyle kalpleri vardır ki onlarla anlamazlar ve öyle gözleri vardır ki onlarla görmezler ve öyle kulakları vardır ki onlarla işitmezler. İşte bunlar hayvanlar gibi hatta daha şaşkındırlar. İşte bunlar hep o gâfillerdir.” meâlindeki (A’raf süresi, 179. ) âyet-i kerimesinde buyrulduğu üzere hayvanlardan daha zelil ve rezil sayılırlar.
Hâlbu ki Allâhü Teâlâ, dünya ve ahireti insanlar için imanı da kendisini bilmeleri için yaratmıştır.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder