Evet olabilir. Karşınızda ölümsüz deniz anası Turritopsis Nutricula
türünün yetişkinleri diğer sıradan küçük denizanalarına benzer. Çam biçimli,
şeffaf, yaklaşık 5mm genişliğinde ve aşağı yukarı 80 püsküle sahip bir gövdesi
vardır. İç kısmındaki kırmızı karın bölgesi yukarıdan bakıldığında haç
şeklindedir.
Cinidaria (knide, Yunancada batan iğne anlamına gelir)
ailesinin diğer üyeleri gibi Turritopsis’de yırtıcıdır, planktonları
iğneleriyle bayıltır sonrada hem ağız hem de anüs olan organından içeri çeker.
Dişiler
yumurtalarını erkekler spermleriyle onları döllendikten sonra aynı boşluktan bırakır.
Döllenmiş yumurtalar okyanus tabanına çöküp bulundukları kayalara tutunur ve
küçük bir deniz şakayığı (polyp adı verilen, uzuvları olan bir sap-poly yunanca
‘’birçok’’ pous da ‘’ anlamına gelir.) gibi gözükene kadar gelişirler.
Sukeleri ve semender, hücrelerinin geri dönüşümü sayesinden
yeni uzuvlar geliştirebilir, ama başka hiçbir canlı ikinci bir çocukluk
döneminin keyfini yeniden yaşayamaz. Laboratuarda incelenen bütün yetişkin
Turritopsisler (hem erkek hem de dişiler), bu değişimden geçer. Ayrıca bunu
sadece birkez yapmaz defalarca tekrarlarlar.
Bir çok Turritopsis, yırtıcılara ve hastalıklara yenik düşse
de, kendi hallerine bırakıldıklarında asla ölmezler. Örnekler teker teker çok
uzun süre inceleme altında tutulmadığından bazılarının yaşını hala tam olarak
belirlemiş değiliz. Emin olduğumuz tek şey, son yıllarda yuvaları olan
Karayipler’den bütün okyanuslara yayıldıkları. Bu yolculukları en çok gemilerin
boşalttığı sintine okyanuslarıyla yaparlar.
Oldukça sıra dışı bir düşünce. Dünyadaki diğer bütün
varlıklar ölmeye programlıdır. Asla ölmeyen bir türü acaba nasıl bir gelecek
bekliyor?
Bir canlı türü düşünün ki, her bir birey, diğer bütün
bireylerin üstüne kat kat koloni kurabilsin..
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder