19 Şubat 2013 Salı

KARINCALANMANIN SEBEBİ NEDİR?


     Sıradan bir karıncalanmanın kan dolaşımının zayıflığıyla alakası yoktur.

     Vücudumuzun bir yerindeki basıncın sinir hücrelerini sıkıştırıp kan akışını sekteye uğratması sonucu meydana gelir. Basınç etkeni ortadan kalkıp kan akışı normale dönünce, oksijen ve glükozun sinir hücrelerine girmesi sonucu uyuşukluk yerini karıncalanmaya bırakır. Bunu vücudun herhangi bir yerinde -daha çok kol, bacak ve ayaklarda- hissedebiliriz, birkaç dakika içinde de geçer. Bu durumun Yunanca teknik adı ‘transient paraesthesia’dır, dilimize ‘kısa süreli parestezi’ olarak çevrilebilir.

     Ancak, kronik karıncalanmadan muzdaripseniz profesyonel yardım almanız gerekebilir. İnme, beyin tümörü, beyin apsesi, MS hastalığı, eklem iltihabı, HIV, kanser, alkolizm, gıdasızlık, radyasyona maruz kalma ya da omurga incinmesinin bir göstergesi olabilir.

     Bu liste ne kadar rahatsız edici olursa olsun, Belonefobi’nın, ‘karıncalanma korkusunun başlamasına yok açmaz. Bu sivri şeylerden korkmak anlamına gelir (Yunanca ‘iğne’ anlamındaki belone). Paresteziafobi diye bir kelime yoktur, en azından şimdiye kadar yoktu.

     Kısa süreli paresteziyle akraba, tarif edilemeyen tuhaf hissi, dirseğinizi bir yere çarptığınızda da hissedersiniz. Aslında çarptığınız yer dirsek kemiğiniz değil, yüzeye çok yakın bir yerde bulunan dirsek sinirinizdir. Omuzdan başlayıp dirsekte son bulan kol kemiği ile çarptığınız yüzey arasına sinir sıkıştığı için acı hissedersiniz. 
   
     Çarpışma sonucu disestezi oluşur, bu nahoş bir histir, oysa parestezi olağandışıdır.

Hiç yorum yok:

Yorum Gönder

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...