Çağdaşlarının “Çılgın Blake” diye adlandırdıkları William Blake, daha çocukken mistik hayaller görmeye başladı: Tanrı’nın, meleklerin ve peygamberlerin sürekli olarak ana-babasının evini ziyaret ettiğini söylüyordu. On yaşındayken Paris Akademisi’nde ünlü gravür ustalarının yönetiminde resim öğrenimine başladı. Daha çok, o dönemde küçümsenen gotik üsluba ilgi duyduysa da, özellikle Michaelangelo’nun etkisinde kaldı ve birçok gravüründe, bu büyük ustanın eserlerini taklit etti. Yoksul bir kız olan Catherine Boucher’yle evlendiği için babası tarafından evden kovulunca yaşamını gece gündüz yazarak ve gravür yaparak kazanmak zorunda kaldı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder