Peygamber Efendimiz (sav) cuma gününden bahsederek: ''O (Cuma gününde öyle bir saat vardır ki Müslüman bir kul kalkıp namaz kılar ve Allahü Teâlâdan bir şey isterken ona rast gelirse muhakkak Allahü Teâlâ istediğini ona verir." buyurmuşlar ve eliyle o saatin azlıgına da işaret buyurmuşlardır.
Buna icabet (duanın kabul) saati denilir. Allahü Teâlâ icabet saatini, ism-i azamini ve Kadir gecesini gizledigi gibi gizlemiştir. Enes bin Malik (ra) anlatiyor: ''Peygamber Efendimiz (s.a.v) zamanında bir sene kuraklık olmuştu. Bir Cuma günü Peygamber Efendimiz (sav) hutbe irşad buyurduğu sırada bir Arabi kalktı: Yâ Resulallah, mal helak oldu, çoluk çocuk aç kaldı. Allahu Teâlâ ya bizim için dua ediver dedi. Bunun üzerine Peygamber Efendimiz (s.a.v) elini kaldırdı semada bir bulut parçası dahi görünmüyordu. Nefsim kudretinde olan Allahü Teâlâ'ya yemin ederim ki Resulullah elini indirinceye kadar dağlar gibi bulutlar fırlamaya başladi. Minberden inerken mübarek sakalindan yagmur damlıyordu. Yağmur diğer Cuma'ya kadar devam etti. Arabi kalktı ve: Yâ Resulallah, binalar yıkıldı, malı sel aldı. Allahü Teâlâ'ya bizim için dua ediver." dedi. Peygamber Efendimiz (sav) yine elini kaldırdı: ''Allahümme havaleyna velâ aleynâ (Allah'ım üzerimize degil havalimize)" diye dua ettiler ve eliyle işaret buyuruyorlardi. Ne tarafa işaret ettiyse bulut açılıverdi. Medine bir göl gibi oldu, vadi bir ark halinde akti. Etraftan gelenler şiddetli yağmur yağdigini söylüyordu. (Emalı Tefsir)
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder