İmparatorluk gücünün zirvesindeyken Ortadoğu, Kuzey Afrika ve Avrupa'nın büyük bir kısmını elinde bulundurdu. 600 yıllık ömrü boyunca, inanılmaz sınırlara ulaştı; ancak diğer bütün imparatorluklar gibi, bir gün geldi, gerileme kaçınılmaz oldu. Peki, tarihin akışı, özellikle de bölgemizdeki gelişimi açısından birçok yansıması olan bu gerileme neden yaşandı? Osmanlı İmparatorluğu'nun dağılması, içten yaşanan çürümenin ve dışarıdan gelen baskıların karışımından doğan bir başarısızlık hikayesidir. Osmanlı'nın dağılması ile ortaya çıkan Ortadoğu, Afrika ve Balkanlar haritasından ise, kan ve göz yaşı hiç eksik olmadı.
Osmanlı İmparatorluğu'nun çöküşünün başlıca sebeplerinden biri Saltanat'ın gerilemesiydi. Aslında Sultanın, çocukları arasında kendisinin yerine geçecek kişiyi seçmesine dayanan saltanat sistemi, çok güçlü bir kurumdu. Ancak zaman içinde bu kurum, Kanuni Sultan Süleyman ile birlikte zaaflar göstermeye başlamıştı. Onun döneminde imparatorluk Altın Çağı'nı yaşasa da son yıllarına doğru Muhteşem Süleyman devlet ile daha az ilgilenir hale gelmişti. Bununla birlikte yerine geçmesi muhtemel iki aday, kendisine karşı ayaklanınca öldürüldü. Sonuç olarak Kanuni Sultan Süleyman'ın ölümünün ardından tahta, sarayda tecrit edilmiş bir yaşam sürmesi, devlet işlerine ilgisiz kalmış olması ve bu konuda tecrübesi olmamasına rağmen İkinci Selim geçti. Ve onunla birlikte çözülme hızlandı.
Sonuç olarak, Osmanlı İmparatorluğu, iç çürüme ve dış baskıların oluşturduğu kombinasyonla yıkılmış, yönetim, saltanatın, dejenerasyonuyla gerilemiş, nihai kertede de cumhuriyetin kurucusu Atatürk ve arkadaşları tarafından da tamamen ilga edilmişti. Ekonomi; yeni ticaret yollarının bulunması ve Osmanlının sanayileşmede başarısız olmasıyla da sendelemiş ve imparatorluk, birinci dünya savaşı ve sınırları içindeki bağımsızlık savaşlarının bunaltmasıyla tamamen çökmüştü. Bununla birlikte bölgemizdeki tarih, Osmanlı'nın yıkılışı ile yeniden yazılmaya başlanacaktı.
Hiç yorum yok:
Yorum Gönder