28 Ocak 2014 Salı

BİLGİSAYARDAKİ VİRÜSLER NASIL SİLİNİR?




                                 


     Bunun için çeşitli virüs temizleme programları kullanabilirsiniz. Avg Antivirus Free Edition ve AntiVir® Personal Edition bunların ücretsiz olanlaıdır. Norton, Panda, Mc Afee gibi programlar ise ücretlidir.

BİR ERKEĞİN KIZI SEVEBİLMESİ İÇİN KIZ NE YAPMALIDIR?










      Madde madde verilen bilgilerle bir erkeğin bir kızı sevebileceğine inanmıyorum. Bu tamamen bir frekans ve beklenti meselesidir. Frekansınız tutarsa karşınızdaki kişide bulunan ve size ters gelebilecek pek çok özelliği görmeyebilirsiniz. Aynı şekilde kimi erkekler hareketli, canlı canlı cıvıl cıvıl diye tabir edilen bayanlardan hoşlanırken , diğerleri daha ağır başlı bayanları tercih edebilir.

BERLİN DUVARI NEDEN YAPILDI NE ZAMAN YIKILDI?




                             




       Berlin Duvarı (Almanca:Berliner Mauer) Doğu Almanya vatandaşlarının Batı Almanya´ya kaçmalarını önlemek için Doğu Alman meclisinin kararı ile 12 Ağustos 1961 yılında yapımına başlanan 46 km uzunluğundaki duvar. 9 Kasım 1989'da Doğu Almanya'nın, isteyen vatandaşlarin Batı'ya gidebileceğini açıklamasının ardından yıkıldı.

BİR ADIM ATMAK İÇİN KAÇ KASIMIZ KASILIR?



                                                          




       Adım atarken baldır kası kasılır. Kasın aşil tendonu kısmı topuğa yapışır. Yürümeye başlayınca topuğu yukarı çeker, çekim kuvveti bilek kemikleri vasıtasıyla tarak kemiklerine, sonra da parmak kemiklerine yansır. Kuvvet, basılan zeminden alınan zıt destek kuvvetiyle bütün vücudu öne doğru iter. Bu işlem sırasında kuvvetin uygulandığı nokta hızla topuktan ayağın ucuna doğru gider ve yük kolunun uzamasıyla, kaldıracın giderek daha hızlı hareket etmesi sağlanmış olur.

BİM İN AÇILIMI NEDİR?



                                  


             BÜYÜK İNDİRİM MAĞAZALARI bim in açılımıdır.

BALIK YEDİKTEN SONRA NEDEN SÜT VE YOĞURT YENMEZ?



      Balıkla süt ve süt ürünleri yememenin bilimsel bir açıklaması yoktur. Esmer etli balıklarda bulunan histamin maddesinin yoğurtta bulunan histaminle birleşerek alerjik reaksiyonlara yol açacağı savunulmaktaysa da beyaz etli balıklarda böyle bir sorun yoktur. Tek dikkat etmemiz gereken tüketeceğimiz balığın taze olmasıdır. Balık bayatsa yoğurt yemeseniz de zehirler.

24 Ocak 2014 Cuma

TÜRKİYE NEDEN YERALTI KAYNAKLARINI KULLANAMIYOR?

İşte, Lozan Anlaşması'nın gizli maddelerinden bazıları:

MADDE 2: Türkiye, Boğazlar üzerindeki hâkimiyetinden 24 Nisan 1923'ü 25 Nisan 1923'e bağlayan geceyarısı tamamen vazgeçecek ve bölge, anlaşmada imzası bulunan diğer devletlerin hâkimiyeti altına girecektir.
MADDE 7: Türkiye 24 Nisan 1923 tarihi itibariyle bütün yeraltı servetlerini ve doğal kaynaklarını kullanma hakkından feragat edecek, bu hak anlaşmada imza sahibi olan diğer memleketlerin olacaktır. İşbu maddeye ormanlar, madenler ve bütün enerji kaynakları da istisnasız dahildir.
MADDE 9: Türkiye, Fener Patrikhanesi'nin ekümenik olduğunu kabul edecektir. Patrikhane 24 Nisan 1923'ten itibaren milletlerarası hükmî şahsiyete sahip olacak, Aya Yorgi Kilisesi merkez kabul edilerek 25 kilometre çapında ve Ayasofya'yı da içine alacak olan arazi bedelsiz olarak Patrikhane'ye devrolunacak ve burada daha sonra kurulacak olan Vatikan benzeri yeni devlet, geçmişin Bizans'ının hatırasını ihyâ edecektir

.
MADDE 10: Ayasofya yeniden kilise hâline getirilecek ve Yeni Bizans Devleti'ne ait olacaktır.
MADDE 13: Hristiyan dünyasının organize edeceği her türlü misyonerlik faaliyeti serbest bırakılacak, Türkiye din değiştirmek isteyen vatandaşlarına her türlü desteği verecektir.
MADDE 17: Bu anlaşmanın imzalanmasından önce yürürlükte bulunan ama Türkler'in 1919 ile 1922 seneleri arasında sürdürdükleri silâhlı başkaldırı yüzünden uygulama imkânı kalmayan Sevr Anlaşması'nın bazı maddeleri de yine 24 Nisan 2023'ten başlamak üzere hayata geçirilecek, öncelik Ermenistan, Lâzistan ve Kürdistan projelerine verilecektir.
MADDE 21: İşbu anlaşma 24 Temmuz 1923 günü Lozan Palas Oteli'nin kömürlüğünde Türkiye Hariciye Vekili İsmet ile İstanbul'daki İngiliz Yüksek Komiseri Sir Horace George Montagu Rumbold tarafından gizli olarak imzalanmıştır.


AŞK NEDİR? GERÇEK MİDİR?










      Aşk binlerce yıldır en çok sorulan sorulardan biridir mutlaka. "Neden aşık oluruz?" Adlı eserinde antropolog helen fisher bu soruya cevap arıyor. Yazar, kendisininde içinde bulunduğu, çeşitli dalgalardan uzmanların katılımıyla oluşan bir ekibin üzerinde altı yıldan fazla çalıştığı bir bilimsel projenin bilmesini ele alıyor. Aşk konusunda batı dünyasında bir çok bilimsel araştırmanın yapıldığı bir gerçek. Toplumsal bir oldu olarak incelenen aşkın, türün devamı, hormonların etkisi bir daha" teknik" yanlarının yanı sıra ilişkilere dair küçük duygusal ve davranışsal ayrıntılarda masaya yatırılıyor.

BLOG NEDİR? NE İŞE YARAR?









      Blog teknik bilgi gerektirmeden kendi istedikleri konuları kendi istedikleri biçimde yazan insanların oluşturdukları günlüğe benzeyen web siteleridir. İngilizcedeki "web" ve "log" sözcüklerinin birleşmesinden oluşan "weblog" kavramınının zamanınla yaygınlaşmış adıdır. Genellikle güncelden eskiye doğru sıralanmış yazı ve yorumların yayımlandığı web tabanlı bir yayını belirtir. Çoğunlukla her gönderinin sonucunda yazarın adı ve gönderi zamanı belirtilir. Yayıncının seçimind göre okuyucular tarfından yazılara yorum yapıla bilir. Yorumlar blog kültürünün çok önemli bir dinamiğidir. Bu sayede yazar ve okuyucular arasında bir iletişim sağlanır. Bunun dışında geri izleme "travkback" mekanizması ile belirli bir yazı hakkında yazıdan öteki yazılarında belirlenebilmeside olanaklıdır.

23 Ocak 2014 Perşembe

KARPAZ SAHİLİ NEREDEDİR? ÖZELLİĞİ NEDİR?










     Dünyanın en güzel sahillerinden birinde kuzey kıbrısın altın kumsalı karpazda güneşlenmek istermisiniz? Karpazın altını andıran kumsalında güneşin ve denizin tadını çıkarabilirsiniz. Karpazın meşur eşekleri milli park alanında ziyaret edebilirsiniz. Peki ya deniz kaplumbağları? Binlerce kilometre yol gelerek yumurta bırakmak için karpazı tercih eden deniz kaplumbağları karpazım en keyifli manzarasını yaratıyor. Kumda yetişip büyüyen kum zambakları ise adanın muhteşem görüntüsünü tamamlıyor.

NASIL BAŞARILI OLURUM?


      Bireyin başarılı olması, ortamı çalışmaya elverişli şekilde düzenlenmesine bağlıdır. Orta bireyi çalışmaya itecek psikolojik ve fiziksel nitelşkler taşımalıdır. Öğrenmeye uygun bir tarzda düzenlenmiş bir mekan, başarıyı beraberinde getirir. Çünkü böyle bir ortamda birey yaptığı işten zevk alır. Sevilerek yapılan davranışlar ise hem kalıcı hemde uzun süreli olur.

MAYALAR KİMLERDİR? ANAVATANI NERESİDİR?




                                  




      Orta amerikanın başlıca kültürlerinden biride maya uygarlığıydı mayalar Yücatan yarımadasında ve Guatmala çevresindeki yaylalarda oturuyordu. Toprakları birbirinden çoktu. Farklı özellikler gösteren üç bölgeye bölünmüştü. Burada dağlar tepesinin düzleştirilmesiyle meydana getirilmiştir. Büyük ııbir kent alanı bulunmaktadır. Güneyde volkanik yaylalardan oluşan ve büyük okyanus kıyısına inen kesim kuzey yücatanın kurak yaylası ve ortada ormanlık bir bölge bulunuyordu.

ZEYNEP KAMİL HASTANESİNİN İSMİ NEREDEN GELMEKTEDİR?




                                           



      Öykülerde, romanlarda, şiirlere konu olmayan bir aşk İstanbul'da bir semtin, bir çocuk hastanesinin ve çocuk hastanesinde dünyaya gözlerini açan tüm bebeklerin adlarında canlılığını bugünde sürdürüyor. İstanbulun üsküdar ilçesinin zeynep kamil semtine adını veren zeynep kamil çocuk hastanesinde yüzyılı aşkın bir süreden beri dünyaya gelen tüm kız bebeklerin göbek bağları zeynep erkek bebeklerin göbek bağları ise kamil adıyla kesiliyor. Yaşam sonrası sonsuzluk uykularını adlarını taşıyan hastanenin bahçesindeki türbede sürdüren iki yüce aşk zeynep hanım efendi ve kamil paşa arlarının yaşatıldığı bu hastanede doğan tüm zeynep hanım efendilerin ve kamil paşaların dünyaya "merhaba" diyen çığlıklarıyla hergün yepyeni bir canlılık katarak sürdürüyorlar ölümsüzlüklerini.

DİL NEDİR? DİLİN ANLAMI NEDİR?




                                           





     Dil milli kültürünün ege alanına giren varlık dünyasını yansıtır. O milletin yapıp ettiklerini duyup düşündüklerini görüp bildiklerini bir bakıma tüm düşünce evrenin aynasıdır. Dilin zenginliği yada yoksulluğu o kültürün zenginliği yada yoksulluğudur. Dünyası genişleyen kültürün dilide o ölçüde zenginleşir. Bilim, sanat, felsefe, teknik ve hayatın her alanında yenilikler oldukça dilde zenginleşir. Elbette dil zenginleşen bir ulusta geleceğe daha emin adımlarla yürür.

TÜRKİYEDE KLASİK MÜZİĞE KARŞI ÖN YARGI VAR MI?



                                




        Evet malesef ki durum böyle çünkü başından beri yanlış olan bir algı var klasik müzik batının bir kültürüdür. Biz batılı bir ülke değiliz batılı olmayan bir ülkede klasik müziğin ne işi var gibi çok yanlış bakış açıları var. Halbüki sanat evrensel bir kavramdır. Yani shakespeare ingilizce onu okumamalıyız. Benim için insanlar dinler, diller ve sınırlı çizilmiş toprak parçalarının içinde varlıklarından daha üstündür. Sanatta tüm bunların üstünde bir yeridir.

YOKSULLUK NEDİR? YOKSULLUK KÜLTÜRÜ OLUR MU?




                      






      Yoksulluk kültürü diyince mesela yaşadıklarımdan "yama" aklıma geliyor. Orta mektebi bitirinceye kadar pek çok sınıf arkadaşım pantolon dizlikleriyle ceket dirseklerine "yama" vardı. Gömlek yakaları yıpranınca ters- yüz edilirdi. Ve işte yaşı ellinin üzerine çıkmış bir ferdin hatırlayacağı üzere büyüklerin giysileri ters- yüz edilip kesilipbiçilip küçüklere uyarlanırdı. Ayakkabı yerine kara lastik giyerdik. Çoraplarımız (henüz naylon çorap yaygınlaşmamıştı) yünden ve evden imal edilir; delinen parmak uçları ve tabanları sürekli " gözünerek" yenilenirdi. Bir küçük taşla şehrindeydik ve mahallemizde kimsenin evinde " mobilya" yoktu. İşte bildiğimiz tahta sedirler; sedirlere serilen şilteler ve sedir örtüleri, duvara yaslanan kanaviçe işlemeli yastıklar, kırlentler. Kimsenin penceresinde tül perde asılı değildi. Kimsede buzdolabı, çamaşır makinesi yoktu. Bunlar bilinen şeyler. Eski günlerde söz açanlar hep anlatır. Dede ve ninelerimizden dinlediklerimiz yanında bolluk ve refah içinde olduğumuz düşünür, halimize şükrederdik. Onlar yıllar süren savaşların, seferberliğin, göçlerin, kıyım ve kıtlıkların içinden çıkıp gelmişler, süpürge tohumundan arpadan ekmek yemiş, açlıktan kırılmışlar. Babamız eve bir külek zile pekmezi veya bir kilo tayin helvası gertirdiğinde biz bayram ederdik.

BEN İYİLİK YAPSAM KARIM NE OLUR?




     İnsanların başkalarının yararına çalışmaları çok ulvi bir şeydir. Fakat böyleleri azdır. Ben, sırf kendi menfaati, zevki için birşeyler yapan ve yaratan insanlarıda takdir ederim dünyada pek çok güzel ve faydalı şey, yaratma ve icat etme zevkiyle vücuda gelmiştir. Başkalarını düşünmek, başkalarına yaranmak arzusu, bizi ekseri sahte bir duruma düşürür. Mühim olan, insanın ihtirasla muayene bir işe sarılmasını ve bşr şey vücuda getirmesidir. Köylü kendi menfaati için tarlasını sürer. Fakat biz onun elde ettiği altın başaklardan istifade ederiz. Bir kemanvıda kendi zevki için keman çalar ve biz onu biz onu biyük bir hayranlıkla dinleriz. Birsiyasi, söhret için güzel bir iş yaparsa onu, bu işi başkalarını yapmadı diye ayıplamam. Bir insanı kendisini düşünerek yaptığı şey, çok defa başkalarınada faydalı olur. Kötü olan, tembellik, bir şey yapmamak ve başkalarınınsırtından heçinmektedir. Böylelerine cemiyetin en değersiz insanları olarak bakmak lazımdır.

22 Ocak 2014 Çarşamba

ZEHİRLİ MANTAR İLE ZEHİRSİZ MANTARI NASIL AYIRT EDERİZ?

                            

            Bir mantarın zehirli olup olmadığının teşhisi için genel bir kural yoktur. Halk arasında zehirli mantarların tanınması ile ilgili söylenen kurallar ise yanıltıcı olabilir. Örneğin: Parlak ve canlı renklidirler: Yanlış. Ölümcül derecede zehirli olan Amanita virosa beyazdır. Zehirli mantarlar böceklenmez: Yanlış. Omurgasızlar için zehirli olmayan bazı mantarlar insanlar için tehlikeli olabilir. Örneğin Amanita phalloides en çok ölüme neden olan mantar olmasına karşın sıklıkla böcek larvaları da barındırır. Gümüş veya soğana temas edince kararır: Yanlış. Tüm yaşlanan mantarlar genelde kararmaya meyillidir. rnrnKokuları ve tatları çok kötüdür: Yanlış. Çoğu zehirli mantar lezzetli ve hoş kokuludur. Yeterince pişirilince zehiri geçer: Yanlış. Bazı zehirlerin kimyasal yapısı ısıya dayanıklıdır. pişse bile etkilerini kaybetmez. Dolayısıyla mantar zehirlenmelerinden belirli bir kuralı yoktur, bu yüzden kesin olarak teşhis edilmemiş olan veya şüpheli mantarların yenmemesi gerekir. Bazı mantarlar sadece alkolle beraber alındığı zaman zehirleyici özelliğe sahiptir.

YILDIZ NEDİR? NASIL OLUŞUR?




                           



         Her yıldız, nebula adı verilen bir gaz bulutundan oluşur. Bu bulut zamanla içine doğru çöker ve sıkışır. Gökyüzüne bakınca, yıldızlar bir parlayıp bir sönüyormuş gibi görünür. Bunun sonucu olarak bulutun ortasında çok sıcak bir kütle oluşur. Böylece yeni yıldız meydana gelir.

IRGANDI KÖPRÜSÜ NEREDEDİR? ÖZELLİKLERİ NELERDİR?

 



      Son yıllarda sanat tarihçilerinin değerlendirmeleriyle dikkatleri üzerine çeken ve Bursa'nın simgesi olmaya aday nitelikte olan Irgandı Köprüsü, eriyen kar sularının coşkun akışını Bursa Ovası'na yönlendiren Gökdere üzerindeki ikinci köprü. 1442'de Irgandılı Hoca Musluhiddin'in babası Pir Ali tarafından yaptırılan köprünün üzerinde 30 dükkan, han, ahır ve depolar bulunuyormuş. Irgandı Köprüsü, yüzyıllar boyunca yolculara geçiş sağlamanın yanı sıra doğuyla batı arasında ticari ve kültürel alışveriş köprüsü olarakda bir işlev üstlenmiş. Bu özellikleriyle ele alındığında köprü dünyanın, üzerinde çarşı bulunan dört köprüden biridir. Uzun süren ilgisizlikten sonra, aslında uygun olarak restore edilen köprüdeki çarşıda hat, ebru, minyatür, tezhip, ahşap oymacılığı gibi geleneksel Türk el sanatlarının güzel örnekleri sergilenmektedir.

SALEP NEDİR? FAYDALARI NELERDİR?




                   




       Salep, bazı yabani orkide türlerinin kök yumrularının bir dizi işlemlerden geçirildikten sonra öğütülmesiyle elde ediliyor. Salebin bileşiminde, elde edildiği yöreye göre değişen oranlarda glikomannan, nişasta, şekerler, azotlu maddeler ve su bulunur. Salebin etkili maddesi glikomannandır. Glikomannanın bir gramı, 200 ml suyu emer. Glikomannan bu özelliğimden dolayı bazı besinlerin, özellikle dondurmanın kıvamını arttırmak ve geleneksel hekimlikte kabızlık gibi rahatsızlıkları gidermek kanın serum ve lipid düzeyini düzeltmek amacıyla kullanılır. Glikomannan besinlerle tüketildiğinde suyu tutma özelliğinden dolayı besin emilimini geciktirerek tokluk hissi oluşturur. Kış aylarında içecek olarak yararlanılan salebin üretiminde çoğunlukla glikomannan içermeyen çayır salebi kullanılır. Ticari amaçla kullanılan başka bir salep çeşidi olan yayla sebebi, 700-1300 m yükseltideki yerlerde yetişir.

ŞİLE NERESİDİR? GEZİLECEK YERLERİ NERELERDİR?



                                     



       İstanbul'un yaz-kış gezilen şirin ilçesi şile, Karadeniz kıyısına boylu boyunca uzanmış; denizin, kumun, yeşilin, tarihin kucaklaştığı bir yer. Şile Rumca'da mercanköşk anlamına geliyor. Bir zamanlar Şile bu güzel kokulu çiçekle kaplıymış. 1859 yılında Fransızlara ait Fenerler İdaresi tarafından yaptırılan ve Şile' nin sembolü olan tarihi deniz feneri, Türkiye'nin en büyük feneri olarak biliniyor. Deniz seviyesinden 60 metre yüksekliğinde yer alan fenerin ışığı, 20 deniz mili uzaktan görülebiliyor. Şile'yi tüm dünyaya tanıtan rn önemli kültür varlığı ise teri emdiği için son derece sağlıklı olan bezi. El tezgahlarında üretilen Şile bezinden yapılan ürünlerin satışı, önemli miktarda turizm geliri sağlamaktadır.

KAKAO AĞACI NEREDE YETİŞİR? ÖZELLİKLERİ NELERDİR?

           
       



 Kakao, 3-6 metre boyunda, yüksek sıcaklık ve nem isteyen bir ağaçtır. Kendiliğinden yetiştiği ilk yer Güney Amerika'nın ekvator bölgesi, Amazon ve Orenok nehirleri havzasıdır. Yerliler kakao ağacını bu bölgeden Orta Amerika kıyılarına götürmüşlerdir. Avrupalılar kıtaya geldiklerinde yerliler arasında kakao içmek yaygındı. İlk kez İspanyollar 18. Yüzyılın sonlarına doğru bu ağacı Filipinler'e götürdüler ve orada yetiştirdiler. Daha sonraları kakao Güney Asya'nın bazı adalarına ve oradanda Afrika'ya geçti. Bugün en çok kakao üretilen kıta Afrika'dır.

LAOS NERESİDİR? ÖZELLİKLERİ NELERDİR?




                         



     Laos, Lao dilinde "bin filin ülkesi" anlamına geliyor. Dağlar ve geçit vermez ormanlar yüzünden, Laos halkı taşımacılıkta, tarımda, turizmde en çok fillerden yararlanıyor. Doğasının çetin olması ve denize kıyısı olmaması nedeniyle sanayi yatırımını ülkeye çekemeyen Laos, tüm ümidini turizme bağlamış durumda. Başkent Vientianne, ülkeye gelen turistlerin ilk uğrak yeri. 1990'lı yılların başkalarında ulaşım zorluğundan dolayı oldukça fakir bir kasaba olan Luang Phrabang, turizm sayesinde zenginleşen kentlerden biri. Doğa yürüyüşleri, göletlerde yüzme, kanolarla nehir gezileri, fil safarileri gibi etkinlikler ve ülkenin çeşitli bölgelerinden keşfedilmeyi bekleyen 600'den fazla mağara doğa tutkunlarına oldukça çekici geliyor. Halkın ibadet ettiği Budist ve Hindu tapınakları ve farklı özelliklere sahip çok sayıda Buda heykeli sayesinde din turizmi de canlılığını koruyor.

GÜNEŞ TUTULMASI NEDİR? NEDEN OLUR?



                                         




      Güneş tutulmasının oluşabilmesi için Ay'ın yeni ay safhasında bulunmasının yanı sıra Dünya, Ay ve Güneş'in aynı doğrultusunda olması gerekir. Tam, halkalı ve parçalı olmak üzere üç tür güneş tutulması vardır. Güneş tutulmasının tam veya halkalı oluşu Ay'ın Dünya'ya uzaklığına bağlıdır. Parçalı oluşu ise gözlem yeri, Ay ve Güneş arasındaki açıyla ilgilidir. Yani her üçünün tam olarak aynı doğrultuda bulunmamasının bir sonucudur. Ay Güneş'ten küçük olmasına karşın Dünya'ya daha yakın olduğundan, Dünya'dan bakıldığında Ay'la Güneş aynı büyüklükte görülür. Bunun sonucunda, Güneş'in tamamı Ay tarafından birkaç dakika örtülür ve tam tutulma olur. Tam Güneş tutulması diğer tutulma türlerine göre çok daha önemlidir. Tam tutulma sırasında yapılacak gözlemlerde Güneş'in dış tabakalarıyla ilgili önemli bilgiler elde edilir.

DİLE DOLANAN ŞARKIDAN NASIL KURTULUNUR?




      Aklımızı zaman zaman kurcalayan, hatta çoğu kez süreklilik gösteren kimi takıntılarımız vardır. Günlük koşuşturmaca içinde bazen kendimizi hayatın akışına öylesine kaptırırızki kaygı ve öfke bir türlü yakamızı bırakmaz. Örneğin, aklımıza bir şarkı takılır ve ondan kurtulmaya çalışsakta kendimizi  o şarkının sözlerini mırıldanırken buluruz. Ya da saçma olduğunu bile bile, bazen kendimizi bir davranışta bulunmak zorundaymış gibi hissedebiliriz. Ancak, biz farkına bile varmadan, bu düşünce ve davranışlar bir süre sonra zihnimizi kurcalamayı bırakırlar, normal yaşantımıza devam ederiz

İZNİK ÇİNİSİ NEDEN ÇOK SAĞLAMDIR?



                         



      Ünlü İznik çinileri topraktan değil kumdan yapılır, kumun dağılmasını önlemek için de cam kullanılırdı. Külçe olarak üretilen cam, pudra haline getirilip kumla karıştırıldıktan sonra kalıplara basılır ve pişmek üzere fırına verilir. Eriyen camın kum zerreciklerini birbirine yapıştırmasıyla yüzyıllarca sağlam kalabilen, dayanıklı çiniler ortaya çıkardı. Çok sağlam yapılmış bir bina bile zamanla yıpranabilir, ama varsa, binanın çini bezeneleri sapasağlam kalır. Bu sağlamlık çininin yapımında kullanılan malzemeden ve yapılış yönteminden kaynaklanır.

SİNESTEZİ NEDİR? BELİRTİLERİ NELERDİR?


                       
                                



       Sinestezi hastalığında duyular arasındaki sınırlar gevşer, duyular birbirine karışır. Örneğin, her rakam bir renk duyusu veya her sözcük bir tat duyusu uyandırır. Bu durum, anımsamayı kolaylaştırmakla birlikte bazı sorunlara da yol açar.

CİRİT NEDİR? NASIL OYNANIR?



                               


     Değnek oyunu olarakda bilinen cirit, at üstünde koşturan iki takımın birbirine değnek atmasına dayanan eski bir oyundur. Oyuna adını veren cirit 70-100 cm uzunluğunda, 2-3 cm çapında, mızraktan daha kısa bir değnektir. Ciritle ata vurulması hoş karşılanmaz ve acemilik sayılır. Değnek yapımında meşe ve hurma dallarından yararlanılsada yaralama tehlikesi daha az olduğu için kacak dalları tercih edilir. Değneğin ucu, değdiği yere saplanmayacak biçimde yontulur.

KAUÇUK NEDİR? KAUÇUK AĞACI NASILDIR?





     Kauçuk ağacının gövdesi çizildiğinde lateks denilen beyaz, yapışkan bir madde dışarı sızar. Lateks katılaştığında ham kauçuk haline gelir. Hem kauçuğun dayanıklılığı kimyasal yolla artırılabilmektedir. Dayanıklılığı artırılmış kauçuk endüstride önemli bir madde haline gelmiştir. Kauçuk ağacı iklim koşulları uygun olan bazı yerlerde yetiştirilebilir.

BUKALEMUN NEDİR? NASIL RENK DEĞİŞTİRİR?



                                        


       Afrika'da, Madakaskar'da ve İspanya'nın güneyi ile Batı Asya'da yaşayan bukalemunlara, Türkiye'de de Ege ve Akdeniz Bölgeleri'nde rastlanır. Boyları 30-60 cm arasında değişir. Yanlardan yassılaşmış olan bedenleri, yaşadıkları dallara asılmalarına yarayan bir kuyrukla son bulur. Ayakları gerçek birer kıskaç gibidir. Bukalemunlar normal olarak yeşilimsi renktedirler. Bununda birlikte, derilerindeki renk hücrelerinin çeşitliliğine ya da düşmanlarına göre derilerinin rengi değişikliliğe uğrar. Bu değişiklilikler hayvanın ruhsal durumuna bağlıdır. Sözgemi, bukalemun korktuğunda renk değiştirir. Üreme döneminde erkeklerin renkleri parlaklaşır.

ALARM NEDİR? ALARM SİSTEMLERİ NELERDİR?





       Alarm sistemleri genellikle belirli olayları algılamak için tasarlanmış bir dedektör ile zil ya da uyarı lambası gibi bir alarm öğesinin birleşiminden oluşur. Dedektör; ışık, ses düzeyi, basınç ve sıcaklık gibi etmenlerdeki değişikliklere duyarlı mekanizmalardır. Hırsız alarm sistemlerinde, yaygın biçimde kullanılan birçok dedektör çeşidi vardır. Alarm sistemlerinin çoğunda, bir pencere ya da kapı açıldığında alarm veren ve genellikle mekana yansıtan dedektörlerinden yararlanılır. Optik dedektörlerde, mekana yansıtılan bir ışık yada kızılötesi ışın hırsız tarafından kesildiğinde alarm veren ışığa duyarlı birimler kullanılır. Akustik dedektörler, bir odadaki en ufak sesi algılayan, yüksek düzeyde duyarlı miKrofonlar ya da genellikle insan kulağının işitemeyeceği frekansta, sürekli ses sinyalleri yayan sesötesi dedektörlerdir. Hırsızın hareketi sinyali keser ve alarmı çalıştırır.

YAŞLANINCA DERİ NEDEN KIRIŞIR?




                                                       


       Yaşlanmayla birlikte, bütün deri hücrelerinden fazla miktarda serbest radikal oluşmaya başlar. Serbest radikaller, hücre faaliyetleri sırasında ortaya çıkan kararsız oksijen molekülleridir. Güneşin zararlı etkileri sigara gibi dış etkenlere bağlı olarak da üretimleri artar. İdeal koşullarda, deri hücrelerinde doğal olarak bulunan beta karoten, E,C ve A vitaminleri gibi anti oksidan maddeler tarafından yok edilirler. Yaş ilerledikçe deri hücrelerinde bulunan doğal antioksidan maddeler azalır. Bu nedenle hücre zarına, proteinlere ve DNA'ya zarar vermeye başlar. Tüm bu hücresel ve moleküler olaylar cildin yaşlanmasına ve kırışıklık oluşumuna yol açar.

MİGREN NEDİR? TEDAVİSİ VARMI?

               


                                    


      Miğren ağrılarını kontrol altına almanın yada dindirmenin birçok yolu vardır. Cerrahide uyuşturmaya başvurma, herkesin bildiği bir uygulamadır; ayrıca akupunktur ve hipnozdan da yararlanılmaktadır. Ağrının dindirilmesinin bilinen yollarından biride ağrı kesiciler kullanmaktır. Ağrı kesiciler beyin kökündeki ve omurgadaki ağrı dindirici sistemleri harekete geçiren ve doğal olarak üretilen maddeleri taklit eder, bütün bedeni etkiler; ama miğde bulantısı ve bilinç bulanıklılığı gibi istenmeyen yan etkilerede yol açar. Ayrıca bu tür maddelerin uzun süre kullanılmaları, daha çok miktarlarda alınmalarını gerektireceği için alışkanlık yapabilir. Geçmişte, bu tür bir alışkanlığa yol açma korkusu, miğren tedavisinde doktorların söz konusu ilaçları vermekten çekinmelerine yol açmıştır; ama sonuçta bu tür alışkanlık olaylarını sanıldığından daha az ortaya çıktığı anlaşılmıştır. Bu yüzden günümüzde miğren ağrıları, miğren tedavi merkezlerinde, doktor denetiminde, doğrudan doğruya damara, hatta omurgadaki ağrı alıcılarının hemen yanındaki bölgelere morfin verilerek dindirilmelidir. Elektrik uyarıları tedavisi, masaj, ağrı duyulan yerlerde küçük kan dolaşımını arttırmak gibi tedavi yöntemlerinden de başarılı sonuçlar alınmaktadır.

BİR HAFTA NEDEN 7 GÜN?







    Bir gün Güneş'in doğduğu zamandan ertesi gün doğacağı zamana kadar geçen süredir. Bir ay ise Ay'ın aynı evresinin gökyüzünde tekrar göründüğü zamana kadar geçen süredir. Çok eskilerde bu zaman birimleri insanların hayatlarını organize edebilmeleri için yeterliydi.

    Zamanla bir günden uzun, bir aydan da kısa bir zaman birimine ihtiyaç duyuldu. Babilliler 7 günlük haftayı zaman birimi olarak kullanmaya başladılar. Sonraları Yunanlılar, Çinliler ve Mısırlılar 10 günlük, Romalılar ise 8 günlük haftayı kullanmaya çalıştılar.

    Bir hafta olarak kabul edilen yedi günlük sürenin kaynağı tam olarak bilinmiyor. En kuvvetli tez bu sürenin Ay'ın evrelerinden kaynaklandığına dayanır. Ay'ın dört evresinin (yeni ay, ilk dördün, dolunay, son dördün) sürelerine en yakın olan tam gün sayısı yedidir.

    Ancak bu doğal ve astronomik temelin yanı sıra astrolojik bir inanışın da, ta Babilliler zamanından itibaren, yedi günün bir hafta olarak seçilmesinde rol oynadığı ileri sürülüyor. İlk çağlarda bilinen beş gezegen ile Güneş ve Ay'ın toplam sayısının yedi oluşu bu sayıya gizemli ve uğurlu bir sayı olarak bakılmasına neden olmuştur.

    Daha sonraları dinlerde göklerin yedi kat oluşuna inanış, müzikteki ana nota ve tabiattaki ana renk sayılarının da yedi oluşu bu sayının gizemini iyice arttırmıştır. Takvimde yedi günlük haftanın resmiyet kazanması ise milattan sonra 327 yılında Roma İmparatoru I. Constantinus'un çıkardığı bir emirle olmuştur.

    Tevrat'ın yaratılış (tekvin) anlayışına göre Tanrı evreni 6 günde yaratmış, yedinci günde de (cumartesi) dinlenmiştir. Hıristiyanlar haftayı Tevrat'taki şekliyle kabul ettiler, yalnız Hz. İsa'nın diriliş hatırasına yedinci günü değil de birinci günü, yani pazarı 'Tanrı Günü' olarak kabul ettiler.

    İslam dininin doğuşundan sonra da yine yedi günlük hafta süresi benimsendi. Ancak Hz. Muhammed'in müminleri mescitte toplayıp, namaz kıldığı, hutbede devlet ve günlük işleriyle ilgili açıklamalar yaptığı altıncı gün (cuma) dinlenme günü olarak kabul edildi. Türkiye Cumhuriyeti'nde 27 Mayıs 1935 tarihinde yayımlanan bir kanunla tatil günü cumadan pazara alındı.

    1792 yılında Fransa takvim yapısını değiştirerek 10 günü bir hafta kabul etti ama yürütemedi. Rusya 1929'da 5 günlük hafta uygulamasına geçti, sonra bir haftayı 6 güne çıkardı ve sonunda pes ederek 1940'da 7 günlük haftaya geri döndü.

İNSAN GÜNDE KAÇ KEZ NEFES ALIR?




Ortalama 1 saniyede bir nefes alır.

Saatte 3600 nefes alır.

Günde ortalama 86400 kez nefes alır.

BİR AY 30 GÜN OLDUĞU HALDE DİĞER AY NEDEN 31 GÜN?





    Romalılar milattan 758 yıl önce 10 aylık takvim uygulamasına başladılar. Bu ilk orijinal Roma takviminde aylar, gündüz ve gecenin eşit olduğu, binlerce yıldır hayatın başlangıç zamanı olarak kabul edilen Mart ayından başlamak üzere, Martius (Mart), Aprilis (Nisan), Maius (Mayıs), Junius (Haziran), Quintilis (Temmuz), Sextilis (Ağustos), September (Eylül), October (Ekim), November (Kasım) ve December (Aralık) idi. 

    Bu ay adlarından Quintilis'den (Temmuz), December'a (Aralık) kadar olanlar, 5, 6, 7, 8, 9 ve 10 rakamlarının Roma'lılarca telaffuz ediliş şekliydi yani, Mart başlangıçlı takvime göre bu aylar yılın 5'inci, 6'ncı, 7'nci, 8'inci, 9'uncu, ve 10'uncu aylarıydılar. Bu 10 aylık takvim geride hesaba katılmamış daha 60 gün bırakıyordu.

    Yedek olarak bırakılan bu 60 gün sorun yaratınca, Janarius (Ocak) ve Februarius (Şubat) adları ile iki ay daha eklenerek takvim tamamlandı. Yani yılın ilk ayı Martius (Mart), son ayı ise Februarius (Şubat) oldu.

     Asırlar sonra milattan 46 yıl önce Roma İmparatoru Julius Caesar (Sezar), muhtemelen politik sebeplerden takvimde bazı değişiklikler yaptı. On bir ayı 30 ve 31 gün olarak iki şekilde düzenledi, yılın son ayı olan Şubat'a 29 gün verdi, her dört senede bir Şubat'a bir gün ilavesini kabul etti. Ancak sonra nedendir bilinmez Janairus'u (Ocak) yılın ilk ayı olarak ilan etti. Böyle olunca da, her 4 yılda bir eklenecek bir günün, yeni durumda yılın ikinci ayı konumuna gelmesine rağmen Februarius'a (Şubat) eklenilmesine devam edildi.

    Julius Caesar'ın beklenmeyen ölümünden (Sen de mi Brütüs olayı!) sonra, Romalılar bu çok sevdikleri imparatorlarının anısına Quintilİs (Temmuz) ayının ismini July olarak değiştirdiler.

    Ondan sora tahta çıkanlardan, Augustus kendi şerefine, Sextilis (Ağustos) ayının adını kendi ismi ile değiştirerek, bu aya August adını verdi. Ama ortaya başka bir sorun çıkmıştı. Sezar'ın ayı 31 gün, Augustus'un ayı ise 30 gün çekiyordu. Sorunu yine imparatorun kendisi çözdü ve zaten 29 gün olan Şubat'tan bir gün daha alarak Ağutos'a ekleyiverdi. Böylece iki ay da eşitlenmiş oldu.

    Özellikle ortaçağda takvimler üzerinde o kadar oynanmıştır ki, yapılan bilimsel hesaplamalara göre, İsa'nın bugün kabul edilen Milattan, yani İsa'nın doğumundan yaklaşık 6 yıl önce doğduğu, 36 yıl yaşayıp Milattan sonra 30 yılında öldüğü ileri sürülmektedir.

BIG BANG NEDİR?






      İngilizcesi bigbang türkçe adıyla büyük patlama:evrenin yaklaşık 14 milyar yıl önce sonsuz yoğun ve sonsuz sıcak bir noktanın paylamasıyla meydana geldiğini savunan bilimsel teori.galaksiler nebulözler ve yıldızlararası plazmanın bu şekilde meydana geldiğini savunur. Bu ilk infilaktan bu yana çok daha küçük patlamalar halen devam etmekte ve evren, genişleyip büyümeye devam etmektedir.Gerçekten de dünyamızdaki gözlem evlerinden izlenen uzak galaksilerin ışığındaki kırmızıya kayış, bunun ispatı olarak kabul edilmektedir.Büyük patlamadan sonra kainat radyasyondan yayılan çok sıcak gazla dolmuştur. İlk önce gaz, temel parçacıklardan meydana gelmişti: önce kuarklar oluştu ve bunlar bir araya gelerek protonları ve nötronları meydana getirdi; daha sonra da elektronlar ortaya çıktı. Büyük patlamadan 300.000 yıl sonra, sıcaklık 3000 °k'ye düşünce bu parçacıklar birleştiler ve atomlar oluştu.Bu durum, kainata büyük bir değişiklik getirdi. o zamana kadar elektrik yüklü parçacıklar radyasyonu çok kolay emerlerdi. Radyasyon çok uzağa gidemediğinden, gaz da şeffaf değildi. fakat nötr atomlar radyasyonu iyi ememediler. Bu durumda hareketine bir engel kalmadığından, radyasyon uzayda yayıldı.

BEL FITIĞI NEDİR? NASIL OLUŞUR?





     Belimizde 5 adet omur kemiği vardır. Bu kemikler arasında da disk adı verilen kıkırdaklar bulunur. Disk, özel bir bağ dokusu organıdır ve omurganın dayanıklılığına, hareketliliğine ve zorlamalara karşı dirençli olmasına, omurgaya uygulanan şok şeklindeki darbelerin emilmesine ve kuvvetin çevre dokulara dengeli bir şekilde dağılmasına hizmet eder.

     Bel fıtığı, beldeki omur kemikleri arasında bulunan ve adeta bir amortisör gibi görev yapan bu disklerin fıtıklaşması sonucu ortaya çıkan bir rahatsızlıktır. Disklerin iç kısmında nükleus pulpozus denen jöle kıvamında yumuşak bir bölüm, bunun dışında anulus fibrozus adı verilen daha sert bir fibröz tabaka, omur kemiklerine bakan yüzlerde ise her iki tarafta son-plak olarak adlandırılan kıkırdak yapılar vardır. Dıştaki tabakanın anatomik bütünlüğünün bozularak içerideki yumuşak kısmın dışarıya doğru taşmasına fıtıklaşma denir. Fıtıklaşan yani dışarıya doğru taşan disk, omurilik kanalı (spinal kanal) içinden veya kendisinin arka-yan tarafından geçmekte olan sinirleri sıkıştırır ve hastalık böylelikle kendisini belli eder .
    Ayrıca fıtıklaşmış diskten ortama salınan bazı kimyasal maddeler de sinir köklerini etkileyerek ağrıya neden olurlar.

BAŞ AĞRIDIĞINDA BEYİNDE NELER OLUR?




     En önemli baş ağrısı nedenlerinden biri olan migren sırasında beyinde neler olduğunu şöyle açıklayabiliriz :

     Migren baş ağrısının bir diğer ismide vasküler yani damarsal baş ağrısıdır. Vasküler terimi kan damarlarını ifade eder .Bu damarlar kalpten beyine kan taşıyan ana damarlar ile bunların dallarını kapsar.Beyne giden damarlarda önce bir daralma olur. Bu daralma döneminde haberci belirtiler olur. Bu daralmadan sonra damarlar genişler . Damarların duvarı gerilir ve bu sırada salınan bazı kimyasal maddeler sinirleri uyarır ve ağrı oluşur. Ancak günümüzde migreni başlatan faktörün kesin olarak ne olduğu bilinmemektedir.Sebep belli değildir. Bazı kimyasal maddelerin bu işte önemli rol aldığı kabul edilmektedir. Beyinde Nörotransmitter adı verilen uyarı iletiminde görevleri olan bir kısım kimyasal maddelerin azalması veya etkilerinin gücünde azalma başka kimyasal maddelerde(nörotransmterlerde) etki artımına sebep olabilir. Bu kimyasal maddeler arasındaki çok ince dengenin bozulması migrende önemli rol oynamaktadır. Ancak bu dengenin neden bozulduğu henüz bulunamamıştır. Bu kimyasal maddelerden özellikle serotonin isimli madde önemli olup damarlar üzerindeki etkide önemli görevi vardır.

BALIKLAR UYUR MU?


    Köpek balığı, yunus gibi su yüzeyine çıkıp nefes alması gereken hayvanlar bir yerde sabit kalarak uyuyamaz ancak yapılan gözlemlerde bu balıkların zaman zaman beyinlerinin bazı bölümlerini kullanmayarak, kapatarak, dinlendirdikleri görülmüştür.

    Diğer balıklar geceleri oyuklara, kuytu yerlere girerek, hareketsiz bir şekilde durur ve dinlenirler, göz kapakları olmadığından gözleri açık kalır ama yine de buna uyuma diyebiliriz. Gece avlanan balıklar da aynısını gündüz yaparlar.

BAŞARISIZLIK NEDENLERİ NELERDİR?







Bence;

  • Kendine güven duymamak,
  • Sorumluluklarını yerine getirmemek,
  • Bilinçli davranmamak..

BÜYÜK KULAKLI OLANLAR DAHA MI İYİ DUYAR?







    Bu konuda herhangi bir çalışma bulunmamaktadır fakat biraz kafa yorarsak şöyle bişeyler söyleyebiliriz:

     Kulağın büyüklüğünden çok yapısı önemlidir. Eğer kulak çok büyükse fakat sesi daha kolay alabilecek yapıya sahip değilse işitmenin daha çok olmasını bekleyemeyiz. Fakat kulak yapısıda ses almada iyi ise tabiki daha iyi işitme olacaktır.

    İnsan kulağını düşünelim. Sesi çok harika bir şekilde alacak bir yapıya sahiptir. Eğer bu yapı korunarak kulak daha büyük olsaydı, daha iyi duyma sağlabailirdi sanıyorum. Yine de bilimsel çalışmalar olup olmadığı konusunda bir biyoloji uzmanına danışmak gerekir.

ZÜRAFA NEDEN UZUNDUR?








      Aslında bir zürafa ve bir insanın boyunda eşit sayıda kemik vardır ama zürafanın boynundaki kemikler bizim kemiklerimizden dahada uzundur.Onun için zürafanın boyu daha uzundur.

BASINÇ NEDİR?






Basınç birim alan başında düşen kuvvet olarak tanımlanır.

P = F/A formülü ile hesaplanır.

Burada;
P: Basınç
F: yüzeye dik kuvvet
A: Yüzey alanıdır.

Birimi SI birim sisteminde N/m2 = pascal 'dır.

İNSAN NEDEN ACIKIR?









     Yemek yedikten sonra midemiz bir takım enzimlerle midemizdeki yiyecekleri özümlemeye başlar.bu süreden sonra midemizde pek birşey kalmaz ve daha sonra da midemizden beynimize sinyaller gönderilir. Böylece de acıktığımızı hissederiz

BYPASS NEDİR? KALP PİLİ NASIL OLUR?







       Bypass ameliyatları Dünya’da ve Türkiye’de kalbi besleyen damarların tıkanması (koroner arter hastalıkları), kalp krizi ve kalp yetmezliği gibi hastalıklar ölüm nedenlerinin başında gelmektedir. Koroner arterlerin daralması veya tıkanması kalbin beslenememesi ve kalbin görev yapamaması ile sonuçlanmaktadır. Koroner anjiyografi (anjiyo) ile tıkanan veya daralan koroner damar kısmı belirlendikten sonra bypass ameliyatı ile beslenemeyen kalp bölgesinin vücudun başka bir yerinden alınan damar (örneğin bacak toplar damarı veya başka bir atardamar) ile kanlanması sağlanmaktadır. Hastaneye yatan hastanın tüm rutin tetkikleri yapılır. Bypass ameliyatları kalp-akciğer makinesi kullanılarak veya çalışan kalp üzerinde yapılabilmektedir. Ameliyat için ortalama 6 ünite kan gereklidir (hasta yakınlarından sağlanan kanın grubu hastanınki ile aynı olmak zorunda değildir; hastanemizin Kan Bankası gerekli takas işlemlerini yapmaktadır). Ameliyat sonrası hastalar yoğun bakım ünitesinde modern tıbbın tüm olanakları ile en az üç doktor ve özel eğitilmiş personeli ile izlenir. Genel durumu düzelen hasta servise nakledilir. İlaç tedavisi ve diyeti düzenlendikten sonra hastanın taburculuğu klinik durum uygunsa 6-8 gün içinde planlanır Hasta düzenli aralıklarla kontrol muayenelerine çağrılır. Kalp Pili Kalbin yeterli elektriksel uyarıyı oluşturamaması ve/veya tüm kalp dokusuna yeterli şekilde ulaştıramamsı durumunda yeterli elektriksel uyarıyı oluşturmak için kullanılan cihazlara "Kalp pili" denilmektedir. Kalp Pilleri geçici ve kalıcı piller olarak ikiye ayrılmaktadırlar. "Geçici kalp pilleri" acil şartlarda kullanılmak için dizayn edilmişken "Kalıcı kalp pilleri" sürekli kullanım için tasarlanmışlardır. Kalp Pilleri elektriksel uyarı üretici bir jeneratör ve üretilen bu elektriksel uyarıyı kalp dokusuna iletilmesini sağlayan elektrot telden oluşmaktadırlar. Kalıcı Kalp Pillerinın uyarıyı üreten jeneratörleri günümüzde 12,5-15,5 gr ağırlığında olup Lityum içerikli bataryalar taşımaktadır. Bu bataryalar vücutta sağ veya sol göğüs duvarı içine, karın içine konulabilmektedir. Jeneratörde üretilen eletriksel uyarıyı kalp dokusuna taşıyan elektrot telin bir ucu jeneratöre bağlı olup diğer ucuda kan damarları içinden geçirilerek kalbin atriyumu veya ventrikülü içine yerleştirilmektedir. Takılan Kalıcı Kalp Pilinin çalışma hızı hastanın ihtiyacına göre dışarıdan ayarlanabilmektedir. Hastanın hastalığına, pilin özellikleri ve çevresel faktörlere bağlı değişmekle birlikte pillerin ortalama ömrü 5-10 yıl arasında değişmektedir, jeneratör içindeki elektronik sistem sayesinde belli aralıklarla yapılan pil kontrolleri sırasında cihaz ortalama ne kadar ömrünün kaldığını göstermekte ve bu şekilde zamanında jeneratör değişimi yapılmaktadır. Günümüzde yılda yaklaşık olarak 600.000 hastaya kalıcı kalp pili takılmaktadır

BİTKİYE YEŞİL RENK VEREN NEDİR?








      Klorofil bitkiye yeşil rengini verir. Klorofili olmayan bölgeler bu yüzden renksiz ya da farklı renktedir.Örneğin kökte klorofil yoktur, bunun yerine lökoplast vardır bu da beyaz rengini verir ve depolamayı sağlar. Örneğin taç yapraklar yeşil renk yerine kırmızı gibi böcekleri çeken farklı renklerden oluşur. Ve biliyoruz ki taç yapraklar fotosentez yapmaz. Bu da klorofil olmadığı içindir.

BALIK HAFIZASI NE KADARDIR?





      Balıkların hafızası 3 saniyedir görüşünün geçerliliği yoktur. Bazı balık türleri 5 aya kadar hatırlama kapasitesine sahiptir.

BİR KİTAP KAÇ AĞAÇTAN YAPILIR?







      Kaba bir hesap yapmaya çalışalım. Bir ton kağıt üretimi esnasında 2.4 ton odun, 440 ton su, 7600 kWh elektrik enerjisi kullanılırmış. Bu da yaklaşık olarak 17 yetişmiş çam ağacının kesilmesi demekmiş. Ortalama olarak 300 gram olarak düşünürsek bir kitabı.. 0,0003 ton'a eşit olur bir kitabın ağırlığı. 1 ton kağıt 2,4 ton odundan yapılırsa 0,0003 ton kağıt kaç ton odun ile yapılır  şeklinde bir orantı kuralım.. 0,0003*2,4 = 0,00072 ton eder..  Kaç ağaç eder onu da siz bulun

VATOZDA NE KADAR ELEKTRİK VARDIR?







     Vatozların her türü elektrik çarpma özelliğine sahip değildir. Bazı türleri 8 volt ile 220 volt arasında gerilim üretebilir, verdiği akım miktarı ise 1 ampere kadar çıkabilir. Ancak vatozlardan daha güçlü elektrik uygulayabilen balıklar da vardır. Örneğin "Electrophorus electricus" adlı elektrikli yılanbalığı (ismi yılanbalığı olmasına ve yılan şekline sahip olmasına rağmen aslında bir kılıç balığı türüdür) 500 volt gerilim ve 1 amper akım uygulayabilir.

ALKOL ÇEŞİTLERİ NELERDİR? NERELERDE KULLANILIR?











     Metil alkol :Endüstride çözücü ve motor yakıtlarının bir bileşeni olarak geniş çapta kullanılır. Formaldehit ve anilin boyalarının elde edilişinde kullanılır. Ayrıca metillendirme vasıtası olarak organik sentezlerde ve alkolün içilmezliğini sağlamada yaygın olarak kullanılır. Propanol ve izopropanol çözücü olarak sık kullanılır. İkisi de toksiktir.

     Poli alkoller:   Bu bileşiklerin hidroksil grubu arttıkça eter ve alkoldeki çözünürlükleri artar. Poli alkollerin bazısı kıymetli tabii ürünlerin birer bileşenidir. Mesela gliserin yağlarda bulunur. Daha yüksek polialkoller mesela pentiol ve hexitoller karbonhidratlar kimyasında önemli yer tutar. 

     Etilen glikol: Etilen glikol, onun mono metil eteri, monoetil eteri ve dioksan kıymetli çözücüdürler. (Misal, vernikler ve selüloz asetatlar için.) Etilen glikol antifriz olarak, gliserin yerine sık sık kullanılır. 

     Gliserin: Gliserin yaygın bir ticari uygulama alanı bulmuştur. Ecza endüstrisinde merhem, diş macunu imalatında ve kozmetikte kullanılır. Kumaş dokumada bir amil olarak ve tütün endüstrisinde son mamülün nemini muhafaza edici olarak kullanılır. Gaz saati ve araba radyatörlerinde sulu çözelti içinde bir antifriz olarak kullanılıp bir fren sıvısı olarak bilinmektedir. Daktilo şeritlerinde higroskop olarak kullanılır. Gliserinin en önemli kullanılma alanlarından biri de patlayıcı madde endüstrisidir. Nitrogliserin ve dinamit endüstrisinde kullanılır. Bunlara ilaveten alkid reçineleri üretiminde bir başlangıç materyalidir. 

     Fenil etanol: Gül yağının en fazla olan bileşeni olup, esterleri parfümeride çok kullanılır.Etanol, otomobiller ve diğer motorlu araçlarda, tek başına bir yakıt olarak ya da benzine karıştırılan bir katkı maddesi olarak kullanılabilir.

MÜLTECİ NEDİR?




 


     

     Sığınmacı ya da Arapça'da iltica fiilinden türeyen mülteci; Irkı, dini, milliyeti, belirli bir toplumsal gruba üyeliği veya siyasi düşünceleri nedeniyle zulüm göreceği korkusu ve endişesi taşıyan, bu sebeple ülkesinden ayrılan ve korkusu nedeniyle geri dönemeyen veya dönmek istemeyen, iltica ettiği/sığındığı ülke tarafından endişeleri haklı bulunan yabancıdır.

     Sığınma talebi geri çevrilen kimseler sığınmacı olarak nitelenemeyeceğinden, sığınmacı sıfatını kullanabilmek için kişi endişlerinde haklı bulunmalıdır.

     BM'nin tanımı ile, "ırkı, dini, milliyeti, belli bir sosyal gruba mensubiyeti veya siyasi düşünceleri nedeniyle zulüm göreceği konusunda haklı bir korku taşıyan ve bu yüzden ülkesinden ayrılan ve korkusu nedeniyle geri dönmeyen veya dönmek istemeyen kişi"dir.




ALAÇATI NEREDEDİR? ÖZELLİKLERİ NELERDİR?





Alaçatı, İzmir

Yaz - kış güneşi, eşsiz manzarası ve turistik yerleri ile siz ve sevdiklerinizin şu anda orda olmak  isteyeceğiniz bir mekan...


     Yaz - kış güneşi, eşsiz manzarası ve turistik yerleri ile siz ve sevdiklerinizin şu anda orda olmak isteyeceğiniz bir mekan...

ABANT NEREDEDİR? ÖZELLİKLERİ NELERDİR?






Abant, Bolu

Kış aylarının vazgeçilmezi konumundaki Abant, doğal güzelliği, ormanı, yeşilliği ve muhteşem manzarası ile size huzurun içinde olduğunuzu hissetirecek bir mekan konumunda...


     Kış aylarının vazgeçilmezi konumundaki Abant, doğal güzelliği, ormanı, yeşilliği ve muhteşem manzarası ile size huzurun içinde olduğunuzu hissetirecek bir mekan konumunda...

KANDOVAN NEREDEDİR? ÖZELLİKLERİ NELERDİR?







      Tebriz yakınında bulunan Kandovan, 800 yıldır bölgede bulunan bir kasabadır. 670 kişinin yaşadığı köyün manzarası inanılmazdır.Kayalara oyularak inşa edilmiş evler yüzyıllardır ayakta durmaktadır. Kayaların enerjisinden faydalanılan evlerde ısıtma veya soğutma sistemleri yoktur. Kayalar evleri kışın sıcak yazın serin tutar.

KAPADOKYA NEREDEDİR? ÖZELLİKLERİ NELERDİR?











      Kapadokya bölgesinde bulunan Göreme, peri bacalarıyla ünlüdür. Saklı labirentlerin ve inanılmaz mimarinin çarpıcı bir şekilde sunulduğu kayalar, volkanik arazinin rüzgar ve su ile aşınması sonucu oluşmuştur. Bölgeye gidenlerin yer altı şehirlerini görmesini de önerilir. Derinkuyu yer altı şehri özellikle ziyaret edilmelidir.

CHUXİ NEREDEDİR? ÖZELLİKLERİ NELERDİR?









     Chuxi, “tulou” adı verilen binaların sayıca üstün olduğu bir kasabadır. 2008 yılında UNESCO Dünya Mirası Listesi’ne giren Chuxi, geleneksel Çin evlerinin görülebildiği bir yerdir.Tulou, ortası boş daire şeklindeki evlere verilen isimdir.1419 yılında inşa edilmiş en büyük tulou, içi çemberden oluşur. Dıştaki çember 4 katlı ve içteki çember tek katlıdır.

SETENİL NEREDEDİR? ÖZELLİKLERİ NELERDİR?








     Klostrofobiniz varsa buraya gitmeyi bir kez daha düşünün. Doğal taşları yapı malzemesi gibi kullanan insanoğlu Setenil’de harikalar yaratmış.Her köşesinde yeni şeyler keşfedebileceğiniz Setenil’de Moorish kalesini ve Enkarnasyon Kilisesi’ni gezmeyi ihmal etmeyin.
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...