28 Eylül 2013 Cumartesi

BAHAMA ADALARI NEREDEDİR ?








Bahama adaları, Atlas okyanusunda adalar üstünde kurulu bir devlettir. İngiliz Commonwealth'ünün bağımsız bir üyesi olan Bahama adaları, 700 ada, 2000'den çok adacık ve kayalıktan oluşur. Güney Florida kıyılarının yaklaşık 97 km açığından başlayarak, güneye Küba'nın 80 km açığına kadar uzanan bu ada ve adacıklar, Atlas okyanusunda 233.000 km2'lik bir alana yayılır. Güzel mi güzel kumsalları ve yumuşak iklimi dolayısıyla ülke, çok sayıda turist çekmektedir.

BAKIR NEDİR ?







Bakır, periyodik çizelgenin IB grubunun başında yer alan kimyasal bir elementtir. Simgesi Cu, atom sayısı 29, atom ağırlığı 63,546 olan bakır, kırmızımsı renkli bir metaldir. İlk geçiş dizisi elementlerini izler. Bakır, insanlar tarafından kullanılan ilk metal, çağlar boyunca kullanımı açısından da, demirden sonra ikinci metaldir. Tarih öncesi dönemde bulunmuştur ve yaklaşık İÖ 5000'den, hatta daha önceden başlayarak kullanıldığı düşünülmektedir. Günümüzde dünyanın en çok bakır üreten ülkesi Şili'dir. Onu ABD, Kanada, Rusya, Zaire, Zambiye ve Peru izler. 1992 sonunda dünyada bakır üretimi 9 Mt'u aşmıştır. Türkiye'nin dünya üretiminde ki payı ise %0,40'ın altındadır. 

BAĞIRSAK SOLUCANI NEDİR ?







Bağırsak solucanı; insanlarda, köpeklerde, kedilerde, domuzlarda ve daha birçok omurgalının bağırsağında asalak yaşayan yuvarlak solucan cinsidir. İnsan bağırsağında asalak yaşayan bağırsak solucanı; düz, açık renkli yer solucanına benzer; erişkin döneminde, insan bağırsağındaki maddelerle beslenir. Boyları 35 santimetreyi bulabilen erişkin dişilerin yumurtaları dışkı yoluyla dışarı atılıp su ve yiyecekler aracılığıyla başka insanların bağırsaklarına yerleşirler. Bağırsak solucanları, tropikal ve astropikal bölgelerde son derece yaygındırlar ve larvalarının bağırsaklar dışındaki organlara göçmesi durumunda ciddi hastalıklar ortaya çıkabilir.

LEYLEK NEDİR ? LEYLEKLER NEREDE YAŞAR ?







Leylek, yaz mevsiminin kuşu değil, bizzat yazdır. Kırmızı gagasının takırtısı, ses haline gelmiş bir sıcak temmuzdur. Bir baca üstünden ufka çizilen bir leylek şekli, muhayyileye neler hatırlatmaz. Muhakkak, leylek, ressam ve şairi birtakım karışık ve mevzun hayallere davet etmek üzere yaratılmış bir kuştur. İşte onun içindir ki maddeye tapan Mısır köylüsü, kendisine yaramayacak kadar güzel olan bu hayvanı öldürmek cesaretini kendinde buluyor.

HUBBLE UZAY TELESKOBU NE ZAMAN YAPILDI ?







Hubble uzay teleskobu 1990 yılında fırlatıldı ve gök bilim araştırmalarında kullanıldı. Fırlatıldıktan sonra dört kez bakımdan geçen Hubble Uzay Teleskobu'na, 11 Mayıs'ta fırlatılan Atlantis Uzay Mekiği'yle giden ekip teleskoba iki yeni aygıt ekledi ve bozulan iki aygıtı da tamir etti. Hubble'ye eklenen aygıtlardan biri olan Geniş Alan Kamerası 3, hem kızılötesi, hem de morötesi ışınımı görüntüleme özelliğine sahip. Bu kamera karanlık enerji ve karanlık madde araştırmalarında, yıldız oluşumlarının anlaşılmasında ve çok uzaktaki gökadaların keşfinde kullanılacak. Kozmik kökenler Tayfçekeni olarak da adlandırılan aygıt, gökada evrimi, gezegen oluşumu, yaşamı oluşturan elementlerin ortaya çıkışı yönündeki araştırmalarda kullanılacak.

LASCAUX MAĞARASI NEREDEDİR ? NASIL BULUNDU ?







Rastlantı sonucu dört öğrencinin bulduğu Lascaux Mağarası, 17 bin yıl öncesine ait olduğu sanılan resimlerle süslü. Hayvan figürlü 2000 resim mağaranın o dönem insanlarınca av öncesi törenler için kullanıldığını işaret ediyor. Lascaux Mağarası 2.Dünya Savaşı'ndan sonra ziyarete açıldı ve geniş ilgi gördü. Ancak bunca ziyaretçinin mağarada neden olduğu aşırı karbondioksit duvar resimlerine büyük zarar vereceğe benziyor. Günlük ziyaretçi sayısının iki bini bulması bu ilginin en büyük göstergesidir.

YILDIRIM DÜŞMESİ NEDİR ?





Yıldırım, gök gürültüsü ve şimşekle görülen, gökyüzü ile yer arasındaki elektrik boşalmasıdır. Şimşek, bir bulutun tabanı ile yer arasında, iki bulut arasında veya bir bulut içinde elektrik boşalırken oluşan kırık çüzgi biçimindeki geçici ışığa denir. Gök gürültüsü ise, şimşek çakması ya da yıldırım düşmesinden yaklaşık 5, 6 saniye sonra duyulan, patlamaya benzer çok yüksek sestir. Son yıllarda ise yıldırımdan ölen insan sayısı artmıştır.

UNKAPANI İSMİNİ NEREDEN ALMIŞTIR ?








15392'da kaleme alınan "Ziyafetname" adlı eserden, yemeklerde kullanılan sebzelerin İstanbul'daki bostanlarda yetiştirildiğini; baklagillerin ise eyaletlerden getirildiğini anlıyoruz. Artık işlevini yitirmiş olsa da bugün bu yerlerden bazıları İstanbul'da semt ismi olarak anılıyor. Uzak eyaletlerden gelen malzeme, İstanbul'un belirli merkezlerinde cinsine göre toplanıyor, kalite kontrolü yapılıp fiyatı belirleniyordu. Bu merkezlere "Kapan" ismi veriliyordu. Bunlardan en ünlüsü "un hali" anlamına gelen Unkapanı semtidir.

27 Eylül 2013 Cuma

FRUKTOZ NEDİR ?








Fruktoz, birçok besin maddesinde bulunan altı karbonlu bir monosakkarittir. Beyaz katı bir görünüme sahip olan fruktoz, suda çok kolay çözünür. Bal, ağaç meyveleri, kavun ve karpuzun da dahil olduğu familyadaki meyveler, dutsu meyveler ve bazı kök sebzeleri kayda değer miktarlarda fruktoz içerir. Dünya çapında her yıl doğal olarak 240.000 ton fruktozun ototrof canlılar aracılığı ile üretildiği tahmin edilmektedir.

FORBES KÖŞKÜ NEREDEDİR ?







Forbes Köşkü, Buca'da yaşamakta olan Levanten Forbes ailesi tarafından 1908 yılında yaptırılmıştır. Köşk yapımından bir yıl sonra 1909'da tümüyle yanmış ve yangından hemen sonra ki yıl, yani 1910'da yeniden yapılmıştır.

NELERDEN KORKARSINIZ ?








Yılan ya da örümcekler kalbinizin daha hızlı çarpmasına neden olur mu ? Ya da topluluk önünde bir konuşma yapmanız gerekse, avuç içleriniz nemlenmeye başlar mı ? Tüm bu durumlar, pek çok insan için adrenalinin neden olduğu stres tepkisini tetikler. İlginç olan şu ki, korkuya bağlı bu durumlar özellikle panik ataklarda görülse de herhangi bir neden olmaksızın da ortaya çıkabiliyor. Bundan kurtulmanın yoluysa kendinizi rahatlatmanızdan geçiyor. "Ben yaparım" , "Hayır korkmuyorum" gibi sözler ister istemez stresinizi azaltacaktır.

DUYGULARIN SANATTA Kİ ÖNEMİ NEDİR ?









Sevgi, inanış, güven, acıma, saygı gibi varlığımızı ilgilendiren türlü insanlık duygularının bozulmadığı her devirde ve her yerde sanat ve edebiyat ciddiye alınmış, değer taşımıştır. Ciddiye alınmayan gerçek sanat hiçbir yerde gösterilemez.

ÜÇ AYLARI NASIL DEĞERLENDİRMELİYİZ ?








Bu aylar ve bu aylarda yer alan mübarek geceler, duaların Allah'a arzedilmesi, pişmanlık göz yaşlarıyla günahların silinmesi, yapılan ibadetlere verilen sevabın katlanması bakımından büyük birer fırsattır. 
  • Böyle zamanlarda kulluğumuzu gözden geçirmeli hata ve eksiklerimizi düzeltmeliyiz.
  • Bol bol tövbe ve istiğfarda bulunmalıyız.
  • Kaza namazlarımız varsa onları kılma yoluna gitmeli, yoksa bile çokça nafile namazı kılmalıyız.
  • Çokça Kuran okumalıyız.
  • Akraba, dost ve komşularımızı ziyaret etmeli gönüllerini almalıyız.
  • Etrafımızdaki fakir, fukaraya yardım etmeli, imkanımız dahilinde sadaka vermeli, öğrencilerin okuması için ellerinden tutmalıyız.

BİYOGAZ NEDİR ?








Biyogaz, biyokütlenin havasız ortamda çeşitli bakteri gruplarının ortak faaliyetleri sonucunda çürütülmesi esnasında ortaya çıkan, ağırlıkla metan ve bunun yanı sıra karbondioksit içeren yanıcı bir gaz karışımıdır. Biyogaz kullanımının tarihçesi Asurlulara dayanmaktadır. Asurlular ve daha sonra İranlılar banyo ısıtılmasında biyogazı kullanmışlardır. 17. yüzyılda Jan Baptita Van Helmont, organik maddelerin bozunumu ile gaz oluştuğunu, 1776'da Alessandra Volta organik maddelerin bozulma hızı ile, yanıcı gaz miktarı arasında bir paralellik olduğunu ortaya koymuştur. İlk kez 1859 yılında Hindistan'da biyogaz üretilmiştir. 

MULTİPL SKLEROZ (MS) NEDİR ?









Bir sinir sistemi hastalığı olan, kısaca MS olarak bilinen Multipl Skleroz hastalığının kimlerde ortaya çıkacağını önceden bilmek mümkün değil. Hastalığın belirtileri , hastadan hastaya; hatta aynı hastada farklı zamanlarda değişiklik gösteriyor. Halsizlik, yorgunluk, ellerde ve ayaklarda uyuşma, karıncalanma gibi belirtilerle kendini gösteren hastalığın ileri dönemde tekerlekli sandalyeye mahkum olmaya kadar götürebileceği söyleniyor. Hastalığın tedavisi, henüz mümkün değil ve bunun sebebi de bilinmiyor.

ALABANDA (ARAPHİSAR) NERESİDİR ?







Alabanda (Araphisar), Aydın ilinin Çine ilçesine 7 km uzaklıkta ki Araphisar köyü üzerinde kurulu Karia kentlerinden biridir. Byzantion'lu Stephanos'un bildirdiğine göre şehre bu ismi Kral Kar, oğlu Alabandros'un at yarışı kazanması üzerine vermiştir. Alabandalıların büyük bir zenginliğe sahip olduklarını, lük içinde yaşadıklarını ve şehirdeki bütün kızların arp çaldıklarını Strabon'dan öğreniyoruz. Halil Ethem Bey'in yaptığı kazılarda bu kente ait iki tapınağın temelleri ortaya çıkarılmıştır. Kentte ki önemli yapılardan biri Bouleuterion'dur. 

İNSAN HAKLARI EVRENSEL BİLDİRGESİ VE MAGNA KARTA NEDİR ?








İnsan Hakları Evrensel Bildirgesi'nin temelini oluşturan Magna Karta 13. yy. da zorba kralların yetkisini büyük ölçüde daraltan siyasal bir ferman adıdır. Magna Karta'yı İngiltere aydınları, despotluğuyla tanınan Kral John'a karşı hazırlamış ve kabul ettirmişlerdir. Kabulden sonra ki imza töreni 15 Haziran 1215'te Thames Nehri'ndeki bir gemide düzenlenmiştir. Aslı Latince olan metni imzalayan Kral John, sonradan bundan vazgeçmeye çalışmıştır. Ancak başaramamıştır. Zamanla daha da güç kazanan Magna Karta, başlıca 63 maddeden oluşurdu. Sonralara bu maddeler İngiliz anayasa hukukuna ve demokrasinin temeli olmuştur.

26 Eylül 2013 Perşembe

1 SAAT NEDEN 60 DAKİKADIR ?







Bir gün, dünyanın kendi ekseni etrafında bir dönüşü tamamlandığında geçen süre olarak tanımlanır. Aslında bu tam da öyle değildir. Çünkü dünya kendi ekseni etrafında dönüşü sırasında yörüngesi üzerinde güneşin etrafında da döndüğünden, güneşten bakıldığında bir tam devri için geçen süre farklı gözlemlenir.


Bir günde niçin 24 saat olduğunu kimse bilmiyor. Bu rakamın güneş saatini ilk kullanan Mısırlılardan kaynaklandığı sanılıyor. Yere dikilen yüksek bir taşın gölgesi sabah batıya, akşam doğuya düşüyordu ve Mısırlılar bu arayı altıya bölmüşlerdi. Dolayısı ile bir gün 24 bölüm oluyordu.
12 sayısı 2, 3, 4 ve 6 ile bölünebildiğinden, o zamanlar en çok kullanılan sayı birimi idi ki, bugün bile düzine adı altında sayı birimi olarak kullanılmaktadır. Mısırlılar ayrıca 30 günlük ay ve 360 günlük yıl takvimini uyguluyorlardı. Bugün bir dairenin 360 dereceye bölünmesinin sebebinin de bu olduğu sanılıyor.
Yaklaşık 3 bin yıl önce, bugün Irak diye bilinen yerde yaşayan Babilliler ise 60 sayısını matematik sistemlerinde temel olarak almışlardı. 2, 3, 4, 6, 12, 15, 20 ve 30 ile bölünebilen ve 360'ı da bölen bu sayı dakika ve saniyenin birimi olarak alındı. O zamanlar için onluk sistem, yani 10 sadece 2 ve 5'e bölünebilen zavallı bir sayı idi.
Saniyenin bölümleri ise o devirlerde ölçülemiyordu, ölçülebilmeye başlandığında ise dünya ondalık sisteme geçmişti ve bu esas alındı.

NEDEN HIZLI OKUYAMAYIZ ?








Hızlı okumanın ilk kuralı sık sık okumaktır. Bunun haricinde de hızlı okumaya engel davranışlar olarak bunları yapmadığınız takdirde okumanız hızlanacaktır :
  • Okurken Ses Çıkarma : Yalnız göz ile takip edin.
  • Sözcükleri Zihinde Tekrar Etme : Birçok kişi, sessiz okurken, okuduğu her kelimeyi zihninden tekrar eder, bunu yapmayın.
  • Heceleyerek Okuma : Okumayı yavaşlatan frenlerden biri de anlatılanları daha iyi kavramak endişesiyle kelimeleri hecelemektir, bunu yapmayın.
  • Okurken Geri Dönme : Çoğu kişi, okuduğu metinde tanımadığı bir sözcükle karşılaşınca hemen başa döner, en son okuduğu cümleyi baştan alır. Bu şekilde geri dönüşlerde bi zaman sonra okuduğunuzu hiç anlamamaya başlarsınız. Metni okurken asla geri dönmeyin.
  • Metni Elle Veya Kalemle Takip Etme : Metni okurken kalemle altını çizmeyin, elinizle de takip etmeyin. Böyle bi alışkanlık varsa vazgeçilmelidir.
  • Metni Baş Hareketi İle Takip Etme : Yalnız gözlerinizi kaydırın, kafanızla takip etmeyin buda okumanızı yavaşlatacaktır.

1 NİSAN ŞAKASININ KÖKENİ NEDİR ?








Fransa kralı 9. Charles, 1564 yılında yıl başlangıcını Ocak ayının birinci gününe aldı. Daha önceleri Avrupa'da yaygın olan yıl başlangıcı Mart 25 idi. O zaman ki şartlarda Fransa kralı 9. Charles'in bu kararı fazla yayılamadı. Duyanlar ise protesto amacıyla eski adetlerine devam ettiler.
1 Nisan'da partiler düzenlediler. Diğerleri ise onlar Nisan Aptalları olarak nitelendirdiler. 1 Nisan'a "Bütün Aptalların Günü" adını verdiler. Bugün de diğerlerine süpriz hediyeler verdiler, yapılmayacak partilere davet ettiler, gerçek olmayan haberler ürettiler.

GÜNÜMÜZDE Kİ İLK DENİZ FENERİ NEREDEDİR ?







İlk deniz fenerleri, üzerinde ateş yanan alçak kulelermiş. Bu tarz fenerlerin ilk olarak ne zaman yapıldığı bilinmiyor. Fakat günümüzdekine benzer ilk deniz fenerlerinin MÖ 7. yüzyılda, Çanakkale Boğazı'nda, o zaman ki adıyla Sigeum Burnu'nda yer aldığı tarihi belgelerle kanıtlanmıştır. Bugün Çanakkale'de ayakta kalan en eski deniz feneri Mehmetçik Feneri'dir. Bu fener 1856 yılında Fransızlar tarafından yapılmıştır. Mehmetçik Feneri, Ege Denizi'nden Çanakkale Boğazı'na girişte, Trakya'nın Gelibolu Yarımadası'ndaki en uç noktasında, çok önemli bir yerde bulunmaktadır.

KAKTÜS BİTKİLERİNİ NEDEN TERCİH EDERİZ ?








Dünyada on binden fazla türü bulunan kaktüsler radyasyondan koruyucu özellikleri olduğu için ev ve iş yerlerinde daha çok görülmeye başlandı. Susuzluğa uzun süre dayanabilen bu bitkiler, en çok, büyümeye başladıkları ilkbahar ve yaz aylarında suya ihtiyaç duyar. Nisan ve mayıs aylarında iki haftada bir üzerlerine su püskürtülmesi gerekir. Büyümeye başlayınca bu sayı haftada bire çıkarılabilir. Bol güneşe ihtiyaç duyan kaktüsler, kışın soğukta kalırsa yazın daha fazla çiçek açar.

ÇORBA MUTFAKLARIMIZA NEREDEN GELMİŞTİR ?







Çorba her damak tadına hitap eden evrensel bir lezzet olarak mutfaklarda özel bir yere sahiptir. Çorba sözcüğünün kökeni, Farsça "tuzlu haşlama" anlamına gelen "şürba"dır. İnsanlığın avcı ve göçebe kültürden tarım kültürüne geçişinin önemli bir sembolü olarak kabul edilir. Geçmişte ana yemek olarak tüketilen çorba, artık menülerin ilk yemekleri arasında sunulmaya başlanmıştır. Bunun nedeniyse iştahı açmak, sindirim sistemini uyararak daha sonra tüketilecek yemeklerin sindirimini kolaylaştırmaktır. 20. yüzyılda özellikle Batu'da krema ve bitki yaprakları eklenerek çorbanın, bir anlamda, yemek kültüründe ki statüsü yükseltilmiştir.

NASIL SOHBET ETMELİYİZ ?









Bir kişiyle sohbet ederken hep kendimizden söz eder, kendi düşüncelerimizi öne sürersek karşımızdakinin susmasına ve bir süre sonra sohbetin kesilmesine yol açarız. Konuşma içinde sorulan bir soru ise, yüksek bir kayalıktan kopan bir parçanın aşağıya düşerken ardından başka taşları sürüklemesine benzer. Yani konuştuğumuz kişiye soru sormak, başka soruları getirir ve konuşmanın ilerlemesini sağlar. Salt konuşma olsun diye de düşünmeden ve rastgele soru sormamalıyız. Karşımızdakine uygun zamanda uygun sorular sorarsak onun kalbini kazanabilir, bize yakınlaşmasını sağlayabiliriz. Ayrıca, karşımızda ki kişinin de bize sorular sormasına olanak tanımalıyız.

"BALIK KAVAĞA ÇIKINCA" DEYİMİ NERDEN ÇIKMIŞ ?








        Son Posta gazetesinin 25 Mayıs 1940 tarihli nüshasında "Hindistan'da balıklar kavağa çıkmaya başladı." şeklinde bir haber vardır ve altında şu bilgi mevcuttur :
 "Hindistan'da ve Hindiçini'de Anabas adında çok garip bir balık vardır. Bu balık, sudan dışarı çıkıp yüz metreye yakın yürüyebilmektedir. Bu yolu 30 dakika da almaktadır. Bu balıkların güçlü kuvvetli olanları, ağaçlara da tırmanmaktadır."
Bu haber, besbelli ki şimdi ki asparagasçıların babaları tarafından yazılmıştır. Haberin tek okunabilirlik gerekçesi de dilimizde ki "balık kavağa çıkınca" deyimi olsa gerekir. 
Dilimizde, gereği yapılmayacak vaatleri anlatmak, güya onların icra zamanını bildirmek üzere "balık kavağa çıkınca..." denir. Güya, balığın kavak ağacına çıkması nasıl imkansız ise, bu tür vaatlerin gerçekleşmesinin de öyle imkansız olduğu anlatılmaktadır. Oysa, bu deyimide ki kavak sözünün kavak ağacıyla bir alakası yoktur. Burada anılan kavak, İstanbul'da bulunan Kavak semtleridir.

20 Eylül 2013 Cuma

SEVGİ ESKİR Mİ?









           Herşey eskir. Her yeni pörsür ve cazibesini yitirir. Sevgi kelimesi de mi öyle? Kullanıla kullanıla demode olmuş bir kavram haline mi geldi? Hele kendi iç dünyamızdaki eskimeden mi kaynaklanıyor? Sevmek ve hoşgörü, zıt kutuptaki kin ve nefrete yenik mi düştü kendi yüreğimizde. Bir şeyden zevk almamak, o şeye karşı duyarlılığı yitirmekle de isimlendirilemez mi? Hep yeni şeyler arayan insanoğluna sevgi ve hoşgörü kadar yeni ve ölümsüz kelimelerden başka neyi takdim edebiliriz? Dünya durdukça içimizde taşıdığımız sevgi ve onun ismi insanlığa yaşama sevinci aşılamayacak mı? Her değerli şeyi bir sömürü vasıtası yapanların dışında bu kelimeyi yıpratan kim vardır bu cihanda? Sevmeyi lügatlarından silmiş olanların sırf çıkar için bu güzel sözcüğü dillerine dolamaları ve hoşgörü bezirganlığı yapmaları tuhaf değil mi? Fakat sevgi kelimesi öyle engin bir iklime sahiptir ki, onu riyakarı da hakperesti de kullansa bitmez tükenmez. En zor ve en kolay söylenen bir kavramdır o.

BALIK İÇİN DENİZİN DERİNLİĞİNİN ÖNEMİ VARMIDIR?









    Balıklar 400 milyon yıldan uzun bir sürede mutasyon geçirmişlerdir. Derin denizde yaşayan balıklar açısından iki özel sorun söz konusudur: Birinci sorun, suyun, 180 metre derinlikten sonra yoğunluğunun çok yüksek olmasıdır. Bu sorun balığın iskeletinin çok hafif olmasıyla çözümlenmiştir. İkinci sorun ise, 180 metre derinlikten sonra suyun çok karanlık olmasıdır. Bu durumda balıklar ışıklı organlarıyla karanlığa karşı koyarlar.

ÖZGÜR DÜŞÜNCE NEDİR?







     Özgür düşünce; tutucu, gelenekçi olamaz. Düşünce özgürlüğü, eski düşünce kalıplarını kırmanın ta kendisidir. Bu da duygulardan çok, akla dayanan bir durumdur. Kendi aklını kullanmayan insan, özgür düşünemiyor demektir. Buna karşılık yalnız kendi aklını beğenen kişi de özgür düşünüyor sayılmaz. Özgür düşünce, kendini beğenmeyen, durmadan değişmek isteyen düşüncedir.

YALNIZLIK NEDİR? YALNIZLIK NASIL AŞILIR?








      Yalnızlık, çağımızın en büyük sorunlarından biri. Günümüz insanı kimi zaman kalabalıkta, kimi zaman tenhada kendini yalnız hissediyor. İnsan, elini uzatsa bir insana değecek kadar yakınken yalnız. Ailesinin içinde yalnız insan. Kimi zaman uğuldayan bir kentte, kimi zaman sessiz bir kasabada yalnız. Çevredeki her türlü canlılık ve gürültü onu yalnızlıktan kurtaramıyor.

13 Eylül 2013 Cuma

TRAGEDYA NEDİR?


       





      Tragedya, Eski Yunancada "keçi türküsü" demektir. Dionysos ayinlerinde keçi kurban edildiği ve tragedya o ayinlerden doğduğu için bu ad verilmiş. Türkçede tragedya sözünü karşılamak için öne sürülen "ağlatı" sözü pek tutunamadı; çünkü tragedya insanları ağlatmak için yazılmaz. Yoğun çatışmaların yer aldığı trajik durumlarda isteyen ağlayabilir; fakat amaç, insanları yürek paralayıcı durumlarla ağlatmak değil, o durumlara nasıl kanıtlanabileceğini göstermektir.

10 Eylül 2013 Salı

GÖZÜMÜZÜN GÖRDÜĞÜ SİYAH GERÇEKTE NE RENK?







    Bir cismin bildiğimiz anlamda siyah olması için onun mutlaka siyah olması gerekmez; göze siyah görünmesi yeter. Bunun için gerekli olan ise yalnızca, görünen dalga boylarını yüksek oranda yutabilmesidir. Örneğin; siyaha boyanmış bir radar anteni yansıtıcısı görünen ışığı yutarak siyah görünmesine karşın, gerçek anlamda "kara cisim" değildir; çünkü radar dalgalarını çok iyi yansıtabilir. Görme yeteneği bizimkinden başka dalga boylarında gelişmiş olan canlılar için renkli ve aydınlık olan bir şey bizim için siyah, bizim renkli gördüğümüz şeyler de onlar için siyah olabilir. Bizim içi beyazlığın değişmez sembolü olan kar, görünür dalga boylarını çok iyi yansıtırken kızılötesini yuttuğu için, yalnızca kızılötesi ışıkta görünebilen bir canlı tarafından siyah görünecektir.

BALİNALAR BİRBİRLERİYLE NASIL İLETİŞİM KURAR?




     Balinaların birbirleriyle ses çıkararak adeta konuşur biçimde iletişim kurdukları biliniyor. Gelişmiş duyma yetenekleri onlar için ayrı zamanda bir sonar vazifesi görüyor. Yani balinalar sürekli ses çıkarıyor ve bu ses dalgalarının suyun içindeki cisimlere ve diğer balinalarla hem de etrafındaki her türlü cisim ve canlıyla aralarında ne kadar mesafe olduğunu hesaplayıp yönlerini bulma özelliğine sahipler. Bilim adamlarının öne sürdüğü bir teoriye göre, bazen sürüdeki balinalardan birinin kulağında oluşan iltihap, o balinaların yön bulma yeteneği olumsuz yönde etkiliyor. Gönderdiği sonar dalgalarını doğru analiz edemeyen balina, okyanustaki kötü hava şartlarını da işin içine katınca, yolunu kaybedip karaya vuruyor. Karaya oturan balinaların yardım çağrısını duyan sürüdeki diğer balinalar yardım etmeye koşuyor ama onların kaderi de farklı olmuyor.

BİR ÖĞRETMEN NASIL BAŞARILI SAYILIR?







     Öğretmenler, kültürlü insanlar yetiştirmek yoluyla milletin kültürünü zenginleştirirler. Keşfedilecek kabiliyetli bir genç, yarının bir Mehmet Akif'i, bir Yahya Kemal'i hatta bir Fatih'i olabilir. Öğretmenler, herkese ortak ders verirken, kabiliyetli gençlerle ayrıca ilgilenmelidirler. Kabiliyetleri geliştirilirse onlardan bütün millet ve insanlık faydalanır. Kültürün gerçek işçileri, üreticileri öğretmenlerdir. Hayatı boyunca beş on kabiliyet keşfetmeyen ve onların gelişmesine yardım etmeyen öğretmen kendisini başarılı saymamalıdır.

MAUPASSANT KİMDİR?







     Maupassant, öykülerinde kişilerin heyecanlı, bunalımlı bir devresinde bütün benliklerini gösterecek bir anı anlatır. Çehov'un, böyle anlara ihtiyacı yoktur. O, önümüze bir dünya çıkarıverir. Muapassant'ın öyküleri trajedi gibi bir devrenin sonucudur; öykü ile birlikte anlattığı kişilerin hayatında bir şeyler biter. Çehov'da ise, öykü bittikten sonra da kişilerin gene eski hayatı devam eder. Maupassant'ın öykülerinde yazar, kişilerin dünyasına girer, o dünyanın doğal düzenini bozar. Çehov ise anlattığı kişilerin dünyasına girmez; onları kendilerinin görmediği bir fenerle aydınlatıverir.

ÜÇ AYLAR NEDİR?






     Üç ayaların değerini ifade eden bir önemli özellik ise beş mübarek geceden dördünün bu aylar içinde yer almasıdır. Regaip gecesi, recep ayının ilk cuma gecesine; Mi'rac gecesi, recep ayının yirmi yedinci gecesine; Berat gecesi, şaban ayının on beşinci gecesine; Kadir gecesi ise ramazan ayının yirmi yedinci gecesine rastlar.
Mübarek sözcüğü, hayır ve bereket verilmiş demektir. Bir terim olarak "leyali mübareke" (mübarek geceler) Cenab-ı Hakkı'ın başka gecelerden üstün kıldığı geceleri ifade eder.
Dinimizde ibaretler kameri aylara göre emredilmiştir. Kameri ayların süresi, şemsi ayların süresine nazaran değişiklik arzeder. Kameri sene, şemsi seneden on gün daha kısadır. Ayrıca kameri ayların diğer bir özelliği, şemsi aylardan olduğu gibi senenin aynı mevsimine değil, değişik mevsimlerine tesadüf etmesidir. Mesela, kameri bir ay olan ramazan ayı, senenin mevsimlerini dolaşır. Kameri takvimine göre günün, önce gecesi, sonra gündüzü gelir. Döz gelimi cuma gecesi dedndiği zaman perşembeyi cumaya bağlayan gece kastedilir. Yoksa, cuma ile cumartesinin birbirine bağlandığı gece anlamına gelmez.

PANDEMİK HASTALIKLAR NELERDİR?






     Pandemik hastalıklar bir kıta hatta tüm dünya gibi çok geniş bir alanda yayılan hastalıklara verilen genel addır. Bu tür hastalıklar insanlar arasında kolayca ve devamlı olarak yayılır. Bir hastalık veya tıbbi durum, çok sayıda insanın ölümüne yol açmasıyla pandemik olarak nitelendirilemez. Pandemik hastalıklar bulaşıcı olmalıdır. Kanser, çok sayıda insanı öldürmesine rağmen bulaşıcı olmadığı için bu tanıma uymaz.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...