25 Ağustos 2013 Pazar

KİTAP OKUMANIN ÖNEMİ NEDİR?








     Kitaplar... İşte değneksiz, acı söz söylemeden öfkelenmeden; hediye ve para istemeden bize bilgi veren hocalar. Onlara yaklaşırsanız, size kucak açarlar, soru sorarsanız sizden bir şey gizlemezler. Eğer bir şey bilmezseniz sizinle alay etmezler.

İNSANLAR NEDEN BİRBİRLERİYLE YARIŞ İÇİNDE?








    Bizi birbirimizden uzaklaştıran, ortak duyguların paylaşımını azaltan, yalnızca nesneleri elde etmeye koşullanmış bir yarış içindeyiz. Eğitimde, ekonomide, sosyal ilişkilerde hep bu ölümüne yarış... Bu hastalıklı yarış duygusunun benlikleri sarması, toplumsal ve bireysel ilişkileri kuşatması, ruhsal dünyamızı alt üst etmektedir. Bu gerilimin yıkımlarına, günlük yaşantımızda sıkça rastlıyoruz: yalnızlık, güvensizlik, kendini saklama, yüzeysel ilişkiler ve tedirginlik...

OCAK, BUZDOLABI VE ELEKTRİK ÜRETİCİ BİR ARADA OLUR MU?








"Ocak, buzdolabı ve elektrik üretici... Hepsi bir arada!"
Bu bir reklam sloganı değil, İngiltere'deki birkaç üniversitenin 4 milyon dolarlık destekle başlamak üzere olduğu bir proje. Bu projedeki amaç, özellikle gelişmekte olan projenin amacı ülkelerdeki kırsal bölge halklarının yararlanabileceği ve maliyeti görece düşük bir "ev gereci" ortaya çıkarmak.
Proje kapsamındaki tekrarlanacak düzeneğin en büyük özelliğiyse, gücünü odun gibi yerel olarak temin edilebilecek biyokütle yakıtlarından sağlanabilecek olması.
Cihazın çalışma biçimi kısaca şöyle: Yakılan odun, çok sayıda hücreden oluşan gaz dolu borunun ısınmasını sağlıyor; gaz, genleşmiş olduğu sıcak bölümden soğuk bölüme geçerek burada çakışır. Bu süreçlerden sonra ortaya elektrik akımı çıkıyor.

GÜNÜMÜZDE CİLT HASTALIKLARI NEDEN ARTTI?







     1970'li yıllardan beri tüm dünyada cilt hastalıklarında önemli bir artış olduğu gözlenmiş. Uzmanlar bunu insanların geçmiş dönemlere göre daha fazla güneşte kalmasına ve güneşten yanmış, bronzlaşmış bir cildin güzellik ve sağlık göstergesi olarak kabul edilmesine bağlıyor. Gerçekte bronzlaşmak, bedenimizin DNA'nın zarar görmesini durdurmak için verdiği bir tepki, bir tür savunma mekanizması. Deri hücreleri, güneşten gelen mor ötesi ışının verdiği hasarı en aza indirmek için çalışır. Ancak bu süreç, güneş ışığına aşırı maruz kaldığımızda yeterli olmayabilir. Çoğu insan bronzlaşmanın sağlığa böyle zarar verebileceğini düşünmez. Ancak aşırı güneş ışığının hücrelerdeki zararlı etkisinin kalıcı olduğu bilim adamlarınca kanıtlanmıştır.

KEMİK NEDİR? KEMİKLERİN GÖREVLERİ NELERDİR?









     Kemiklerimiz vücudumuzu dik tutar. Kemiklerin içi süngere veya arıların yaptığı peteklere benzer, çok küçük deliklerle doludur. Onları hafif ve güçlü yapan da budur. Bu petekli yapının üzerinde pürüzsüz bir yüzey vardır. Bizim kemiklerde görebildiğimiz bölüm budur.

KARACİĞERİN KENDİNİ YENİLEMESİ İLK NE ZAMAN ANLAŞILDI?






      Eski Yunan mitolojisinde Prometheus'un tanrılardan çalıp insanlara verdiği ateş, kendisine pahalıya mal olmuştur. Zeus, Prometheus'u zincire vurdurur ve karaciğerini yemesi için bir kartal gönderir. Prometheus'un karaciğeri her gün tekrar gelip Prometheus'un karaciğerini yer. Herkül tarafından kurılana  dek Prometheus sürekli bir acı içinde kıvranır. Eki Yunanlar, insan vücudunda kendini yenileme  konusunda çok etkin bir organ olan karaciğerin bu özelliğini fark etmiş olacaklar ki, rejenerasyon (yenileme) Prometheus'un hikayesine konu olmuştur.

HALFETİ NASIL SULAR ALTINDA KALDI?


     M.Ö.855 yılında Asur kralı III. Salmanassar tarafından zapt edildiği zaman Şitamrat adını taşıyordu. Yunanlılar bunu değiştirerek Urima adını vermişlerdir. Süryaniler ise Kal'a Rhomeyta ve Hesna the Romaye adlarını kullanmışlardır. Şehir Arapların eline geçtikten sonra Kal'at-ül Rum adı takılmıştır. II. yüzyılda Bizanslıların eline geçince bu kez Romaion Koyla adını almıştır.

1280 yılında Beysari komutasındaki Memluk ordusu tarafından kuşatılmış, sonuç alınamayınca şehirdeki Hıristiyan mahalleleri beş gün süreyle yağmalandı. 1290 yılında bu kez Memluk Sultanı Eşref tarafından feth edildi. Ve son kez Memlükler tarafından tamir edilen şehre Kal'at-ül Müslimin adı verildi. Yavuz Sultan Selim zamanında Osmanlılara geçen şehir, zamanımızda da kullanılan Urumgala ve Rumkale adlarını alarak 1954 yılında ilçe haline getirilmiştir.

Halfeti ilçesinin il merkezine uzaklığı 120 Km'dir. Yukarı Göklü adlı bir kasabası 35 köyü ve 34 mezrası vardır. 2000 yılı Genel Nüfus sayımına göre ilçenin nüfusu 33 bin 467' dir. ( İlçe nüfusu 2 bin 608, Köy nüfusu 30 bin 859 ) Arazisinin büyük çoğunluğu Birecik Barajı suları altında kaldığından ilçenin yeni yerleşim alanı olarak Karaotlak bölgesi tesbit edilip ilçe yeniden inşa edildi, Konutlar sahiplerine teslim edildi.

Şu anda , eskihalfeti denen , bir kısmı sular altında kalmış bölge , yavaş yavaş turistik bir bölgeye dönüşüyor.

TÜRKİYE'DE ORTALAMA AYAK NUMARASI YÜKSELDİ Mİ?








     Türkiye'de kadın ve erkeklerin ayakları son beş yılda büyüdü. Bir ayakkabı firmasının 30 satış noktasında gerçekleştirdiği araştırmaya göre Türkiye'de ayakkabı numaraları son beş yılda %5 arttı. Kadınların küçük numara talebi 54.4 azalırken büyük numara talebinde Avrupa ve Amerika'ya kıyasla daha büyük bir artış gözlendiği belirtildi. Erkeklerin ayakları da dünya genelinde %8 büyüdü. Yeni neslin ayak yapısının daha geniş olmasının büyük numara talebinin artmasında etkili olduğu belirtildi.

MİNEHÖYÜK KÖYÜ NERESİDİR? ÖZELLİKLERİ NELERDİR?







     Minehörük köyünde güneş batarken yeşil yapraklı incir ağaçlarını hoş bir kızıllık kaplar. Sazların arasından güneşte parıldayarak akan dere, köyün sonunda ırmağa kavuşur. Kırmızı fesli sakalar, haki renkli tarla kuşları yeşil cübbeli ağaçkakanlar sevinçle yuvalarına doğru uçar. Renkler bir cümbüşe döndüğü zaman hazin bir ses köyün çıplak tepelerinden yayılır. Heybeleri sırtlarında, orakları omuzlarında yorgun argın insanlar, özlemle onları bekleyen evlerine dönerler.

SANTRANÇ NEDİR? NEDEN BU KADAR ÇOK OYNANIR?






    Santranç, bugüne kadar başka herhangi bir oyundan çok fazla ilgi çeken ve hakkında pek çok şey yazılan tek oyun olsa gerektir. Bu konudaki ilk yapıtların 11. ya da 12. yüzyıla dayanan ve santranca ilişkin literatür problem açıklamaları ya da problem derlemeleriyle sınırlı değildir. Edebiyatın da ilgi alanına giren bir motiftir santranç, bu açıdan ele alındığında pek çok ünlü yazarın yapıtının da konusudur.

ESKİ TRABZON EVLERİ NASILDIR?









    Eski Trabzon evleri genellikle iki katlıdır ve geniş avlular içerisinde inşa edilmiştir. Evlerin ana yapı malzemesi taş ve ahşaptır. Bölgenin yağışlı olmasından dolayı örtüde alaturka kiremit kullanılmıştır. Çatılar kırma çatı tarzındadır, saçaklar ise binanın yağmurdan korunması için geniş tutulmuştur. Trabzon evlerini ilk araştıran Mahmut Akok, 18. yüzyıla dayanan en eski Trabzon evlerini ilk araştıran Mahmut Akok, 18.yüzyışa dayanan en eski Trabzon evleri tanıtmıştır. Akok'un araştırdığı evlerin çığu yıkılmıştır. Günümüze gelen birkaç örnek ise ana özelliklerini yitirmiş durumdadır.

VAN'IN DOĞAL GÜZELLİKLERİ NELERDİR?







     Gölü, iklim ve kültürel zenginliğiyle Van, bu zengin ve seçkin dokusunun etkisi yöre mutfağında da kendisini gösterir. Van mutfağının en çok bilinen yanı ise kahvaltısıdır. Bereketli yaylalarda yetişen aromalı otlar, bal, kaymak, tereyağı bu kahvaltıda önemli bir yere sahiptir. Doğal besicilikle elde edilen sütlerle buluşan bu otlarla yapılan peynirlere doyum olmaz. Buna sıcak bir ekmekle çay da eklenince unutulmaz bir tat kalır damaklarda.

ŞİİR BUGÜNKÜ HALİNİ NASIL ALDI?








    İ.Ö VIII. yüzyılda yaşamış olan Hesiodos, köyü, köy yaşamını ve insanların günlük ilişikilerini anlatırken şiiri seçmiştir. Latin şairi Vergilius da tarımla uğraşma zevkini yitiren Romalılara bu zavki tatırmaya çalışmış, ünlü çitçilik şiirlerinin bu maksatla yazmıştır. Düşünür, yasa yapıcı ilkçağların büyük adı Salon, siyasal özdeyişlerini etkili kılmak için bunları uyaklı ve ölçülü bir biçimde söylemiştir. Bugün de kullanılırlığını koruyan atasözlerinin büyük bir kısmında şiirsel söyleyiş vardır. Dinsel ve tarımsal törenlerde ortaya çıkan ve gelişip boyut kazanan Atina trajedya ve komedyalarında hep bu günlük dilin yüceltilmiş biçimi, ilk çağların şiiri kullanılmıştır.

BATI NEDEN BİZDEN ÖNDE?




      Belki bin defa sorduğum bir soruyu burada bir kere daha sormak istiyorum: Batı neden bizden daha ileride? Batı edebiyatı bizim edebiyatımızdan neden daha zengin? Batı'nın ilim ve tekniği, neden bizi şaşırtacak yükseklikte? Allah insanları yarattığı zaman, Batıların kafasına on kilo ağırlığında bir şey mi ayırmış? Hayır! Batılıların beyin ağırlığı ne kadarsa bizim ki de o kadar? Farklı olan Batı'daki dil zenginliğidir. İngilizcenin en az iki yüz bin kelimelik bir sözlüğü var. Dil zenginliği önce düşünce, sonra edebiyat ve bilim dünyasını güçlendiriyor. Peki, ya bizde!
Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...